CİA ve Mason Locaları
Resmi tarihin “Orta Çağ” olarak isimlendirdiği Feodal devrin üç ana direği; Taç(Krallık), Soylular Sınıfı ve Kilise, Kapitalist dönemde sınıfsal niteliğini burjuvaziye ve onun ideolojik çıkarlarına bırakmıştır. Burjuvazi, Kiliseyi kendi iktisadi politikasının içine almış, yeni soyluluk olan elite-seçkinlerini yaratmış ve “Taç-Krallığı”nı da üniversal-kozmopolit çıkarlarına denk düşürmüştür. İşte, şimdi büyük sermaye bunu eski aydınlatmacı-radikal-laiklerin illegal sığınağı olan Masonluk ile ifade etmektedir…
Her feodal krallığın karakteristik özelliği olduğu gibi; üniversal-kozmopolit burjuva-mason faaliyetleri gerçek anlamında bir “Conspiration”dır (fesat tuzağı, entrika, suikast, komplo ve hükümete karşı gizli fesat – İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca sözlüklerdeki Türkçe karşılığıdır. Çok ilginçtir ki, bir Amerikan mason kuruluşu olan “Redhouse“un, Amerikan Bord Neşriyatı’ nın İstanbul baskılı “Yeni Redhouse Lügati : İngilizce – Türkçe “, 200. sayfadaki karşılığı: Fesat, düzen; ittifak, elbirliği olarak açıklanmıştır).” Şimdi, bizim anlatmaya / çıkageldiğimiz / çalışmaya devam edeceğimiz de bu fesat’ın nasıl bir “düzen – ittifak – elbirliği ” olduğudur!
Bilindiği gibi, American Board Publication Department (Amerikan Yurtdışı Yayın Dairesi), CIA’nın denetiminde olan bir kuruluştur. Bütün diğer yurt dışında faaliyet gösteren ABD resmi kuruluşları gibi Redhouse’un da bu denetim dışında olduğu düşünülemez. Kaldı ki yayını destekleyenler Birleşik Devletler Devlet Dairesi içinde yeralan Kültürel İşbirliği Şubesi’dir. Diğer elbirliği yapanlar ise Rockefeller Foundation (Vakfı) ve önemli teşvikçi British Council (Britanyalı Şura)dır. Diğer elbirlikçiler Ford Vakfı ve “The United Church Board for World Ministries”tir. Bu kuruluşun Vatikan’a bağlı Dünya Papazlar İçin Birleşik Kilise Yayını olduğunu Türkçeye tercüme edip açıklarsak giriş cümlelerindeki tespitimizin doğruluğunu da kanıtlamış oluruz. CIA denetimindeki bu ittifakta, Amerikalı büyük “birader” ile Britanyalı büyük “biraderler şurası”nın öngördüğü anlamları toparlayan, Hukuk ve Ticaret sözcüklerini derleyen Prof. Hazım Atıf Kuyucak kimdir? “Maliyeci ve aynı zamanda avukat. En büyük yerli ve yabancı şirketlerin hukuk ve mâlîye müşavirlerinden. 33 dereceli mason. Maşrık-ı Azamlık yaptı. 11 kişiden müteşekkil Yüksek Mason Derneği üyesi. Şimdi Yüksek Şûra üyesi (1947′de getirildi. İdeal Locası Sayın Üstadı. Türkiye Süprem Konseyi Suvren Grand Komandör’ü.) Prof. H. A. Kuyucak’ın ittifak ve elbirliği ile yeni düzen Dayanışma’sı için İngilizce öğrenenler, acaba Türkçeyi nasıl öğreniyorlar? Bizim “fesat” dediğimiz de işte bu; emperyalist kültür terörizmi bu; teröristleri de açıklamaya devam ediyoruz.
Bilindiği gibi İngilizcede “mason” duvarcı demektir. İşte bu duvarcı işçilerinin “lonca”larına İngiltere’de aristokrasinin (1600′de Edinburgh’da Auchinlech Lordu John Boswellin girmesi ile) sızmasından sonra kontrol aristokratların eline geçmeye başlamıştır. Masonların ilk faaliyetleri hakkında bilgilere, İngiltere’de 1642-1651 Monarşiye karşı Sivil Savaş sırasında rastlıyoruz. İngiltere’de masonun kalelerinden olan Oxford Üniversitesinin ilişkisi ise 1646 yılında Üniversitenin Ashmolean Müzesini kuran Elias Ashmole’in masonluğa girişi ile başlamıştır. Bazı araştırmacılar bu tarihi 1645′te Gül-Haçlardan esinlenerek Invisible College’in (Görülmeyen Dünya Cemiyeti) onun tarafından kurulması tarihi ile başlatırlar. 1662′de İnvisible College’dan Royal Society (Kraliyet Derneği), ondan da bilinen Masonluk doğmuştur.1688′de Orange hanedanından prens III. Williams’ın tahta davet edilmesinde masonların oynadıkları rol de tartışılmaktadır. “Şanlı Devrim” ile iktidar toprak-lordları ile kapitalist-burjuvaların ortak iktidarına geçmiştir. Orange (Turuncu) hanedanının rengi, bugün evrensel mason egemenliğinin bayrağı olduğu düşünülür ise, bu tarihçe gerçektende tartışılmaya değerdir. 1717′de Londra’da Grand Lodge kurulmuştur. 1721′de cizvit olan rahip J, Anderson İngiliz masonluğunun yasa taslaklarını hazırlamaya başlamıştır. 1723′de Dr. James Anderson‘un Anayasası‘nın kabulü ise bugünkü masonluğun başlangıcı sayılır. 1737′de Templar (Tapınakçı) Büyük Londra-York [İngiliz Kraliyet Hanedanlığının ismi-Gül Savaşlarında Beyaz Gül arması taşıyan taraf] Riti [ayini, kuralı] Locası ile Ancient and Accepted (Eski ve Kabuledilmiş) Skoç Riti Locası arasındaki ilk zıtlaşmanın başlaması. 1781′de Londra’da Galler Prensi (IV. George) ve kardeşi (IV. William)nin masonlaştırılması ile bugüne kadar (Kraliçe EIizabeth-Grand Patroness) uzanan Büyük Koruyuculuk İngiliz Kraliyet ailesi tarafından vazife edinilmiştir. 1801′de, Charleston’da, 33°’li Eski ve Kabuledilmiş Skoç Riti’nin resmen kuruluşu açıklanıyordu. 1888′de, Hermetic Order of the Golden Down; 1912′de Londra’da Annie Besant, Gül-Haç Tapınak masonik tarikatını kuruyordu. Diğer bir mason kalesi olan İngiliz Haberalma Servisi (Her Majesty Intelligence) I. Elizabeth zamanında kurulmuş ve kurucusu Sir Francis Walsingham‘ın İngiliz tarihindeki yeri de önemlidir. (I.Paylaşım Savaşı sırasında Türk düşmanlığı ile ünlenen İngiliz siyaset adamı Winston Churchill de Birleşik Studholme Locası‘na 1901 ‘de kayıtlanmıştır.)
Anglo-Amerikan Masonluğu, Hıristiyanlığa ait sıfatları da kullanmaktadır. Amerikan mali-oligarklarının önemli kişilerinin üye olduğu “Malta Şövalyeleri” , “Tamplier (Tapınak) Şövalyeleri”, “Rosicruciana (Gülhaç) Cemiyeti”, “Eski ve Makbul Rit” bunlardan bazılarıdır. Yüzyıllardır masonların (çoğunun 3° Üstat’tan öteye pek geçememesinden dolayı) ancak 13° Royal Arc de Solomon (bazı belgelerde Chevalier Royale Arche olarak da anılmaktadır. İkisinin bütünleştiği anlam: Süleyman’ın Krallığı’nın Önde Geleni-Başı, Kraliyet Başının Şövalyesi- Bir mason nişanı olan “Legion d’Honeur” ) sahibi olduktan sonra öğrenilebilen büyük mason “sır”rını, “The Brotherhood” adlı kitabında açıkladıktan kısa bir müddet sonra, yakalanmış olduğu bir hastalık nedeni ile genç yaşta ölen araştırmacı-yazar anti-mason Stephen Knight; Masonların Kâinatın Ulu Mimarı (GAOTU) olarak adlandırdıktan Mason Tanrısı‘nın, kendilerince Mabud‘lar olarak adlandırılan Yehova-Tanrı-Allah ile bağlantılı olmadığını; Kutsal Kralî Kubbe Şövalyeliği‘ne bile yükselenlerin JAH-BUL-ON‘un adını öğrendiklerini ama gerçek mahiyetini bilmediklerini ; Bunun, eski İbrani ilâhı /Samî aşiretinin reîsi ve usta bir illizyonist Samî aşiretinin reisi olan Musa’nın tanrısı Yehova (JAH), eski Samî erotik ilâhı Baal (BUL) ve eski Mısır yeraltı ilâhı Osiris (ON)in kaynaştığı bir mabut olduğunu. Baal‘in ise şeytan olduğunu ve masonların Şeytan‘ı da kabul ettiklerini açıklıyordu… Bu çok spekülatif olabilecek iddiaya göre, bu “sır”rın mahiyeti biraderlere ancak 32° Sublime Prince du Royal Secret (Kraliyet -Süleyman’ın- Sırrının Yüce Prensi) olduklarında açıklanır. Zaten 33° de Hakim Büyük Genel Müfettişlik olan en son derecedir. JAH-BUL-ON’un “Halife”si olurlar.
Masonluğun Amerika’daki tarihsel başlangıcı, 1752′de George Washington‘un masonlaştırılması ile denkleştirilir. (Fakat Amerika’daki ilk loca 1730′da Philadelphia’da, ikincisi ise 1733′de Boston’da kurulmuştur.) Masonlara göre, Amerikan Bağımsızlık Bildirisine imza koyan 32 kişide masondur. Amerikan emperyalizminin doktriner babası James Monroe, ABD kapitalist-emperyalizminin hegemonyası için ilk adımı atan Theodore Roosevelt, Türkiye’yi parçalamayı kafaya koymuş olan W. Wilson Birleşik Devletler eski Başkanı Harry S. Truman, Vietnam kasabı ve “J.F.K. Suikastı”nın baş şüphelilerinden Lyndon B. Johnson, Texas şefi Gerald Ford, “İrangate”in kahraman-’cowboy’u Ronald Reagan, eski CIA patronu, Doğu Avrupa ve Kuveyt fatihi George Bush JAH-BUL-ON kullarıdırlar. ABD Başkanlarından diğerleri içinde 14 tanesi masondur. John Kennedy‘ye dek, Amerikan Başkanlarının üzerinde yemin ettikleri İncil, George Washington‘un bağlı bulunduğu mason locasının İncil’i idi. (Koyu bir İrlanda kökenli katolik olan Kennedy bu İncil’i değiştirtmiştir). ABD’nin 3 milyonun civarındaki masonlarının 50 üstad-ı azamı her yıl bir kongrede toplanırlar. ABD Mason dereceleri Benjamin Franklin ve İnsan ve Yurttaşlık Hakları Bildirgesi tarafından forme edilmiştir. II. Yeniden Paylaşım Savaşı’nın çok öncesinde Filipinler’e ve savaş sonrası da Japonya’ya masonluğu general Douglas MacArthur aracılığıyla Amerikalılar ben gayımürmüşlerdir. Amerika’nın en önemli Büyük Locası nüfusunun %60′ının yahudi olduğu New-York’unki dir. Sonra Texas, California, Illinois, Indiana, ve Iowa’dır. Bunlar yüzbinlerle ifade edilir. New-York Locası ‘nın İsrail Obediyansı ile direkt ilişkisi vardır. Eski Dünya masonluğunun simge rengi orange-turuncudan. Yeni Dünya masonluğunun simge rengi -koyu- mavi (Navy Blue)dır; Yeni Dünya Düzeni masonluğunun bayrak rengi ise “orange-lacivert“tir. Ayrıca mason örgütlenmesi legal olarak bütün üniversitelerde meslek bazında kategorik olarak faaliyet gösterir. Amerikan üniversitelerinde okuyan bütün yerli ya da yabancı öğrenciler bu meslekî(!) localara başarıları ölçüsünde kayıtlanırlar; çünkü bu localara kayıt olmak onlara “fırsat eşitliği”nden daha önemli avantajlar sağlar. Hele, ailelerinde farmason(lar) var ise…
Avrupa masonluğunun önemli kalelerinden olan Fransa’ya İngilizler tarafından getirilen masonluk, Fransız siyasal yapısı içinde devamlı bulunmuştur. Yabancıların kurduğu localar da devamlı faaliyet göstermiştir. 1666′da, Londra’daki Invisible College işlevinde olan Paris’teki Academie des Science (Bilimler Akademisi); 1730′da Londra’da Montesquieu‘nün erginlenmesinden sonra 1740′da Fransa’da ilk büyük mason locaları kuruluyordu. 1734′de Lyon’da “Kadoş Şövalyesi” 30° doğuyordu. 1759′da Conseil des Empereurs d’Orient et d’Occident kurulmuştur. 1787′de Fransa’daki mason localarının sayısı 700′e varmıştır. 1789 Fransız İhtilâli ile, mason localarının irtibatları karışır. Çünkü, hem burjuva-devrimci hem de aristokrat-karşı devrimci saflara dağılmışlardır. Masonların resmî tarihçilerinin iddia ettiği gibi “Halkın Dostu” Marat biraderdi ama Danton, Saint-Juste, Robespierre onlardan değillerdi… 1877′de masonlardaki ilk çağdaş değişiklikler Fransa’daki Grand Orient locası gerçekleştiriyor, “Evrenin Büyük Mimarı“(JAN-BUL-ON)na çağrıda bulunmayı kaldırıyordu. Bu laik ve radikal vicdan özgürlüğü ilânı ile İngiliz (doğru deyişle Anglo-Sakson; tutulan deyişle Anglo-Amerikan) Büyük Loca’sı ile bağlarını koparıyordu.” 1958-1968 arasında Fransa Devlet Başkanlığını yürüten General de Gaulle, bu süre içinde hiçbir hükümetinde bir tek masona dahî yer vermemişti. Modern/Çağdaş-Laik Fransız masonluğu en sıkı mevzilerini Sosyalist Parti’de elde etmiştir. Fransız Maşrık-ı Azamı locasının, Sosyalist Parti’nin militanıda olan üstad-ı muhteremi Roger Lorey; aynı zamanda François Mitterant‘ında yakın arkadaşıydı. Ne ki, Mitterant’ın kardeşi havacı general Jacques Mitterant, büyük üstattı. Eski Fransa Devlet Başkanlarından Valery Giscard d’Estaing, Paris’teki Franklin Roosevelt locasının masonlarındandır. Roland Dumas, Edouard Balladur, Jacques Chirac, Alain Carignon, Raymond Barre, Paul Estienne tanınmış biraderandan bazılarıdır…
XVI. yüzyılda başlayan “bilgelikçi, gizlici, usçu” Rosenkreuz (Rose-Croix I Rosicrucian I Rosa-Croce) Gül-Haç örgütlenmesinin dışında Almanya’da masonluğun tarihi 1738′de Prusya Kralı Büyük Frederick(II)in erginlenmesi ile başlamıştır. 1756′da Baron von Hund, Tapınakçı Geleneğe Bağlılık locasını kuruyor. Bu locaya Gothe, Mozart, Lessing ve Voltaire gibi ünlüler erginleneceklerdir. 1 Mayıs 1776′da. Bavyera-İngolstadt’da eski Cizvit olan anarşik-ihtilâlci Prof. Adam Weishaupt Bavyera Aydınlanmışları olarak bilinen İlluminatenorden (Kuzeyin-aydınlanmışları)ni kuruyor. 1785′de ihtilâl hazırladıklarından kuşkulanılan Bavyera Aydınlanmışları Derneği kapatılıyor. Bir yıl sonra Münih’te Weishaupt mahkûm ediliyordu. Örgütün üyeleri bunun üzerine Fransız İhtilâli’ne etkin bir biçimde katılarak ihtilâlin liderleri ile sıkı ilişkiler kuruyorlardı. 1896′da Theodor Reuss‘un önayak olması ile Leopold Engel, Bavyeralı Aydınlanmışlar’ı yeniden örgütlüyor.” 1898′de Georg von Schönerer Pan-Germanist örgütü Los von Rom (Roma’dan Kur-tul)u kuruyor. Baron Rudolf von Sebottendorf (gerçek adı Adam Alfred Rudolf Glauer) Osmanlı topraklarında (Kahire-İstanbul-Bursa) etkilendiği islamî tarikatlarında(Bektaşi) etkisiyle 1918 yılında sembolü “Gül ve Haç” olan THULE Gesellschaft’ı kuruyordu. 1926′da ise Weltbund der Illuminaten (Dünya Aydınlanmışları Tarikatı) kuruluyordu. Nazi Almanya’sından ayrılan biraderler 1929′da Paris’te “uyanmış” olan Goethe Locası’na girmişlerdi. Bunlar savaş sonrasında yine Fransız biraderlerinin yardımı ile toparlandılarsa da kısa bir süre sonra İngiliz Büyük Locası’nın egemenliği altına girdiler. Bunda aynı zamanda bir mason “kovan”ı olan MI-5 & 6‘nın becerisi de söz konusudur. Daha sonra Birleşik Avrupa perspektifinde Fransız, İtalyan, Belçika ve Lüksemburg locaları ile bağımsız ilişkiler kurdular. İsveç’e masonluk 1743′de Almanlar vasıtası ile getirilmiştir.
İtalyan masonluğu 1735′de sürgündeki Yakubi’ler tarafından kurulmuş, kısa zamanda Vatikan’a kadar sızmışlardır. XIX.yy da İtalya devletinin kuruluşundan bu yana tüm tarihi masonluk örgütünün içinde meydana gelen olaylarla tamamen açıklanabileceğini, İtalyan araştırmacılar yazmaktadırlar. Kuruluş döneminin ünlü adları, Mazzini, Garibaldi gibi liberal devrimciler ve sonradan İtalya Kralı olan Piemonte Kralı da mason biraderlerdi. Paris’teki Leonardo de Vinci Locası İtalya’sından ayrılan biraderler için Italia Libera (Hür İtalya) adı altında yuvalanma imkanı sağlamıştır. II.Yeniden Paylaşım Savaşı sonrası İtalyan siyasal yaşamına Hıristiyan Demokrat Parti içinde ağırlıklarını koydukları P-2 ve Gladio Skandalları ile açıklanmıştır.
“Masonluğun ideali, demokrasi değil de aydınlanmacı bir kral tarafından yönetilen özgür bir devlet olduğu için, bu kişiler arasındaki biraderlik oldukça anlaşılır. Ancak, içinde bulunduğumuz yüzyılda, mafia babalarının çoğunun mason olduğu düşünülürse, bu ideal ve mafia arasındaki bağlantıyı anlamak hayli zor. Sicilya’da aristokratların değil, ama üst sınıfa dahil olanların büyük bir çoğunluğu masondur. Yani aynı mason locası içinde avukatlar, doktorlar, mafia babaları kadar yargıçlar ve polis yetkilileri de bulunur. Ve çelişki de burada başlar. Çünkü bir mason, kamusal yaşamda biraderlerine destek olmaya ve anlaşmazlıklarını masonluk çatısı altında çözmeye yemin eder. Masonlar, Katolik Kilisesi gibi hiyerarşik bir yapı yerine protestanlar ve müslümanlar gibi bir başkanın liderliğindeki bağımsız localar çatısı altında biraraya gelirler…Yani herkes kendi locasını dilediği gibi yönetmekte serbesttir.. .Masonluğun kuruluş ilkelerinden sapan masonluk kolu, daha ziyade Arjantin’deki İtalyan göçmenleri arasında gelişti. Masonların bu kolunun amacı, suç işleyerek de olsa, komünizme karşı koymaktı. Arjantin’deki İtalyan masonlarının başkanı Licio Gelli, Eva Peron un kişisel danışmanı oldu. Diplomatik pasaporta ve yüklüce bir sermayeye sahip olan Gelli, İtalya’daki etki alanını da genişletmeye başladı… İtalya’da iki başarısız darbe girişiminde bulundular. 60′lı yılların sonunda da, P-2 adında özel bir loca oluşturdular. Bu locanın genç üyeleri arasında, iş hayatındaki başarılarının başlangıcında bulunan Berlusconi de bulunuyordu. Halkı korkutmak ve otoriter bir rejim istemelerini sağlamak için birçok mafia cinayetinin ardında bu locanın bulunduğu ise, yasal tatbikata alınmayan ortak bir görüştür. Diğer önemli lider ise Berlusconi tarafından savunulan Andreotti‘dir. İtalya’da masonların bu kolunun tutumları, Angelli ailesi [Fiat şirketinin sahipleri] gibi, faşizme karşı savaşmış birçok entelektüelin de yer aldığı, geleneksel mason locaları tarafından çok eleştirildi. Artık komünizme şans tanınmadığı için, İtalyan masonlarının iki kolu arasında barış ilân edildiğini söylemek mümkün. Komünistler hiç mason olmadılar ancak, bağlaşıkları arasında geleneksel mason localarının üyeleri yer aldı. Aslında İtalya’da liberal ve demokratik düşünce masonluk içinde gelişti ve faşizme karşı komünistlerle aynı cephede yer aldı.”(Antonio Bucci, “İtalyan Siyasetinin Perde Arkası Masonluk”. Siyah-Beyaz, 23 Şubat 1996)
Kökenleri XVIII. yüzyıla dayanan İsviçre masonluğundan Alpino Büyük Locası, İsviçre’nin Dünya mâlî-sermayesinin kalbi olması açısından önemlidir. Reformcu (sapkın) “mason” Dr. Otto Bachmann, Ocak 1970′de Strasburg’da “Masonik Güçler Bağlantı Merkezi ve Strasburg Çağrısını İmzalayan Masonlar Gücünün (Egemen Devlet) Danışmanı” anlamına gelen “CLIPSAS” örgütünün kurucusu olmuştur. Örgütün Anayasası olarak 1723 Anderson Anayasası kabul edilmiştir. MOSSAD’la da ilintisi olan, Dr. Otto Bachmann‘ın İsrael Obediyansı ile direkt ilişkileri de vardır. [Aynı zamanda İsviçre Gladio'sunun büyük şefi olduğunu da hatırlatalım].
Rusya’da bütün localar 1917 Ekim’inde, Bolşevik darbe ile alaşağı edilen ve Amerikan elçiliğine ait diplomatik araba ile kaçan Moskova localarının büyük üstad-ı muhteremlerinden mason-menşevik Kerensky‘nin ardından kapatılmış; gizli olarak faaliyetlerini sürdürmek isteyen mason örgütleri ise ÇEKA (daha sonra GPU ve KGB) tarafından sürekli kovuşturulmuştur. ÇEKA‘nın kurucusu Dzerjinsky mason örgütlenmesine karşı özel önem gösterdi. Beria döneminde (özellikle II. Yeniden Paylaşım Savaşı öncesi ve süresince) yeniden ortalarda gözükmeye başladılarsa da Beria‘nın tasfiyesi ile yeniden izlendiler. 70′li yılların ortalarında yahudilerin yoğun olarak bulunduğu Ukrayna’daki Kiev kentinde bir çok masonik örgüt tutuklamaları olmuştur. (Bunların arasında bulunan pek çok entelektüel meşhur Gulag takımadalarına sürgün edilmiştir). Paris’te Büyük Loca bünyesinde faaliyet gösteren Beyaz Rus locaları yıllarca Rusya’nın Sovyet rejiminden kurtularak Batı tarzı liberal bir sisteme kavuşması için çalışmışlardır. Bunlar iki tip loca kurmuşlardır : Bir yanda entelektüel ve öğrencilerin kurduğu rejim aleyhtarı localar, diğer yanda ise, İsrael Obediyansı na bağlı olarak, İsrael’e dönme niyetindeki yahudilerin oluşturdukları Exodus locaları. Bu illegal localar kapitalist-emperyalist ve siyonist gizli servisler ile bunların işbirlikçileri olan “mafia”larla da beraber çalışarak birer muhalefet merkezi olarak işlev görmüşlerdir. Birinci tip liberal “mavi” localar siyasi, ikinci tip siyonist “orange” localar iktisadi sabotajların örgütleyicisi olmuşlardır. Geçmiş dönem siyasetçilerden Şvarnadze ve Yeltsin‘in bu localarla ilişkileri olduğu komünistler ve ‘milliyetçiler’ tarafından iddia edilmektedir… Diğer bir iddia ise, Gorbaçov‘un “mavi” liberal-localarca daha erken zamanlarda erkinlendiğidir.
Eski Doğu Almanya’da, 1945′de birara masonlar izinli olarak toparlandılarsa da çok kısa bir zaman diliminde (Beria‘nın etkinliğinin kırılmasına paralel olarak) yasaklanmışlardı. Doğu Almanya’nın mason faaliyetleri Batı Almanya’daki localar tarafından yürütüldü. Nazi yandaşları tarafından tahrip edilen Bulgar locaları diğer Balkan ülkeleri ve Doğu Avrupa localarına göre kendini kolay toparlayamadı. Polonyalılar Paris’teki Copernic Locası ile faaliyetlerini yürüttüler. Romanya’da uzun süre kovuşturmaya uğrayan masonlar 1948′deki yasaklamadan sonra büyük çoğunluğu yurtdışına kaçarak 1951′de Paris’te Birleşik Romanya Locası’nı kurdular. Macaristan’da mason localarının “Batılı emperyalist mihraklara bağlı kapitalist unsurların yuvaları haline geldikleri” gerekçesiyle 13 Temmuz 1950′de yasadışı ilân edilmiş, üstadları kovuşturmaya uğramıştır. 1956′da, Paris’te Martinovics Locası kurularak faaliyete geçmiş, 1959′da yurtdışına çıkmasına izin verilen bazı önemli masonlar bu locaya katılmışlardır.
Doğu Avrupa masonluğunun kalesi olan Çekoslovakya’da 1939′a kadar komünistlerle mücadele eden Skoç Riti’ne bağlı masonluk, Nazi yandaşlarınca tahrip edilmesinden sonra 1941′de Londra’da sürgünde daha çok MI5 & MI6 güdümlü Çekoslovakya Büyük Milli Locası kurulmuş, 1947′de de ülkede faaliyetlerine izin verilmiştir. Komünistlerin iktidara gelmesinin ardından 20 Mart 1951′de tüm localar kapatılmıştır. 22 Kasım 1952′de Parti Genel Sekreteri Slansky‘nin ; Cumhurbaşkanı Gottwald‘ı öldürmek amacıyla bir mason olan Dr. Hasjovac‘ı onun yanına yerleştirilmesinin planlandığını açıklaması, o zaman Çekoslovakya’daki anti-masonik atmosferi güçlendirmiştir. Kafka gibi tanınmış entelektüelleri de bünyesinde bulundurmuş olan Çek burjuva masonluğunun bugün en güçlü kişisi, babası ve amcası da mason olan entelektüel Devlet Başkanı Vaclav Havel‘dir. Kendisi 33° masondur. Doğu Avrupa “mavi” localarının da ‘Genel Müfettiş’idir. Aristokrat kökenli burjuva bir aileden gelen Havelin ilk icraatı, devlet reel sosyalizmi sırasında kamulaştırılan topraklarını ve ailenin özel mülkiyeti olan binalarını geri almak oldu. “Hürriyet, Eşitlik ve Kardeşlik”; liberal ve radikal sermaye birikiminin ‘hakikî’ ütopik dürtüşüydü! Slovakya’da masonluk daha güçsüzdür.
Yugoslavya’da Tito‘nun Stalin‘e karşı kendine ittifaklar arama siyaseti içinde İngiltere’ye yaklaşmasına paralel olarak; İngilizlerin desteği ile birlikte Skoç Riti’nin de desteğini almış, bu surette masonlar, 1960′a kadar Yugoslavya’da rahat faaliyet göstermişlerdir.
Yugoslavya ile Sovyetler Birliği arasında buzların erimesi üzerine mason locaları da kapatılmıştır. Hatta anti-mason pullar dahi emisyona çıkarılmıştır. Kruşof‘la beraber Sovyet politikasındaki değişiklikler bunda etkili olmuştu, denebilir. 30 yıllık bir aradan sonra, Yugoslavya’nın kaosa sürüklendiği, CIA’nın Yugoslavya’nın birliğine 18 ay ömür biçtiği bir dönemde, daha çok bir mafia ağı olan “Kara El“cilerin içine sızdığı sapkın Yugoslavya Büyük Locası 13 Temmuz 1990′da Batı Alman Büyük Locası’nın desteği ile yeniden faaliyete geçiyordu. Batı Avrupa, Amerika ve Kanada’dan gelen çok sayıdaki masonun katıldığı bir de törenin yapıldığı bildiriliyordu.
Resmi tarihin “Orta Çağ” olarak isimlendirdiği Feodal devrin üç ana direği; Taç(Krallık), Soylular Sınıfı ve Kilise, Kapitalist dönemde sınıfsal niteliğini burjuvaziye ve onun ideolojik çıkarlarına bırakmıştır. Burjuvazi, Kiliseyi kendi iktisadi politikasının içine almış, yeni soyluluk olan elite-seçkinlerini yaratmış ve “Taç-Krallığı”nı da üniversal-kozmopolit çıkarlarına denk düşürmüştür. İşte, şimdi büyük sermaye bunu eski aydınlatmacı-radikal-laiklerin illegal sığınağı olan Masonluk ile ifade etmektedir…
Her feodal krallığın karakteristik özelliği olduğu gibi; üniversal-kozmopolit burjuva-mason faaliyetleri gerçek anlamında bir “Conspiration”dır (fesat tuzağı, entrika, suikast, komplo ve hükümete karşı gizli fesat – İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca sözlüklerdeki Türkçe karşılığıdır. Çok ilginçtir ki, bir Amerikan mason kuruluşu olan “Redhouse“un, Amerikan Bord Neşriyatı’ nın İstanbul baskılı “Yeni Redhouse Lügati : İngilizce – Türkçe “, 200. sayfadaki karşılığı: Fesat, düzen; ittifak, elbirliği olarak açıklanmıştır).” Şimdi, bizim anlatmaya / çıkageldiğimiz / çalışmaya devam edeceğimiz de bu fesat’ın nasıl bir “düzen – ittifak – elbirliği ” olduğudur!
Bilindiği gibi, American Board Publication Department (Amerikan Yurtdışı Yayın Dairesi), CIA’nın denetiminde olan bir kuruluştur. Bütün diğer yurt dışında faaliyet gösteren ABD resmi kuruluşları gibi Redhouse’un da bu denetim dışında olduğu düşünülemez. Kaldı ki yayını destekleyenler Birleşik Devletler Devlet Dairesi içinde yeralan Kültürel İşbirliği Şubesi’dir. Diğer elbirliği yapanlar ise Rockefeller Foundation (Vakfı) ve önemli teşvikçi British Council (Britanyalı Şura)dır. Diğer elbirlikçiler Ford Vakfı ve “The United Church Board for World Ministries”tir. Bu kuruluşun Vatikan’a bağlı Dünya Papazlar İçin Birleşik Kilise Yayını olduğunu Türkçeye tercüme edip açıklarsak giriş cümlelerindeki tespitimizin doğruluğunu da kanıtlamış oluruz. CIA denetimindeki bu ittifakta, Amerikalı büyük “birader” ile Britanyalı büyük “biraderler şurası”nın öngördüğü anlamları toparlayan, Hukuk ve Ticaret sözcüklerini derleyen Prof. Hazım Atıf Kuyucak kimdir? “Maliyeci ve aynı zamanda avukat. En büyük yerli ve yabancı şirketlerin hukuk ve mâlîye müşavirlerinden. 33 dereceli mason. Maşrık-ı Azamlık yaptı. 11 kişiden müteşekkil Yüksek Mason Derneği üyesi. Şimdi Yüksek Şûra üyesi (1947′de getirildi. İdeal Locası Sayın Üstadı. Türkiye Süprem Konseyi Suvren Grand Komandör’ü.) Prof. H. A. Kuyucak’ın ittifak ve elbirliği ile yeni düzen Dayanışma’sı için İngilizce öğrenenler, acaba Türkçeyi nasıl öğreniyorlar? Bizim “fesat” dediğimiz de işte bu; emperyalist kültür terörizmi bu; teröristleri de açıklamaya devam ediyoruz.
Bilindiği gibi İngilizcede “mason” duvarcı demektir. İşte bu duvarcı işçilerinin “lonca”larına İngiltere’de aristokrasinin (1600′de Edinburgh’da Auchinlech Lordu John Boswellin girmesi ile) sızmasından sonra kontrol aristokratların eline geçmeye başlamıştır. Masonların ilk faaliyetleri hakkında bilgilere, İngiltere’de 1642-1651 Monarşiye karşı Sivil Savaş sırasında rastlıyoruz. İngiltere’de masonun kalelerinden olan Oxford Üniversitesinin ilişkisi ise 1646 yılında Üniversitenin Ashmolean Müzesini kuran Elias Ashmole’in masonluğa girişi ile başlamıştır. Bazı araştırmacılar bu tarihi 1645′te Gül-Haçlardan esinlenerek Invisible College’in (Görülmeyen Dünya Cemiyeti) onun tarafından kurulması tarihi ile başlatırlar. 1662′de İnvisible College’dan Royal Society (Kraliyet Derneği), ondan da bilinen Masonluk doğmuştur.1688′de Orange hanedanından prens III. Williams’ın tahta davet edilmesinde masonların oynadıkları rol de tartışılmaktadır. “Şanlı Devrim” ile iktidar toprak-lordları ile kapitalist-burjuvaların ortak iktidarına geçmiştir. Orange (Turuncu) hanedanının rengi, bugün evrensel mason egemenliğinin bayrağı olduğu düşünülür ise, bu tarihçe gerçektende tartışılmaya değerdir. 1717′de Londra’da Grand Lodge kurulmuştur. 1721′de cizvit olan rahip J, Anderson İngiliz masonluğunun yasa taslaklarını hazırlamaya başlamıştır. 1723′de Dr. James Anderson‘un Anayasası‘nın kabulü ise bugünkü masonluğun başlangıcı sayılır. 1737′de Templar (Tapınakçı) Büyük Londra-York [İngiliz Kraliyet Hanedanlığının ismi-Gül Savaşlarında Beyaz Gül arması taşıyan taraf] Riti [ayini, kuralı] Locası ile Ancient and Accepted (Eski ve Kabuledilmiş) Skoç Riti Locası arasındaki ilk zıtlaşmanın başlaması. 1781′de Londra’da Galler Prensi (IV. George) ve kardeşi (IV. William)nin masonlaştırılması ile bugüne kadar (Kraliçe EIizabeth-Grand Patroness) uzanan Büyük Koruyuculuk İngiliz Kraliyet ailesi tarafından vazife edinilmiştir. 1801′de, Charleston’da, 33°’li Eski ve Kabuledilmiş Skoç Riti’nin resmen kuruluşu açıklanıyordu. 1888′de, Hermetic Order of the Golden Down; 1912′de Londra’da Annie Besant, Gül-Haç Tapınak masonik tarikatını kuruyordu. Diğer bir mason kalesi olan İngiliz Haberalma Servisi (Her Majesty Intelligence) I. Elizabeth zamanında kurulmuş ve kurucusu Sir Francis Walsingham‘ın İngiliz tarihindeki yeri de önemlidir. (I.Paylaşım Savaşı sırasında Türk düşmanlığı ile ünlenen İngiliz siyaset adamı Winston Churchill de Birleşik Studholme Locası‘na 1901 ‘de kayıtlanmıştır.)
Anglo-Amerikan Masonluğu, Hıristiyanlığa ait sıfatları da kullanmaktadır. Amerikan mali-oligarklarının önemli kişilerinin üye olduğu “Malta Şövalyeleri” , “Tamplier (Tapınak) Şövalyeleri”, “Rosicruciana (Gülhaç) Cemiyeti”, “Eski ve Makbul Rit” bunlardan bazılarıdır. Yüzyıllardır masonların (çoğunun 3° Üstat’tan öteye pek geçememesinden dolayı) ancak 13° Royal Arc de Solomon (bazı belgelerde Chevalier Royale Arche olarak da anılmaktadır. İkisinin bütünleştiği anlam: Süleyman’ın Krallığı’nın Önde Geleni-Başı, Kraliyet Başının Şövalyesi- Bir mason nişanı olan “Legion d’Honeur” ) sahibi olduktan sonra öğrenilebilen büyük mason “sır”rını, “The Brotherhood” adlı kitabında açıkladıktan kısa bir müddet sonra, yakalanmış olduğu bir hastalık nedeni ile genç yaşta ölen araştırmacı-yazar anti-mason Stephen Knight; Masonların Kâinatın Ulu Mimarı (GAOTU) olarak adlandırdıktan Mason Tanrısı‘nın, kendilerince Mabud‘lar olarak adlandırılan Yehova-Tanrı-Allah ile bağlantılı olmadığını; Kutsal Kralî Kubbe Şövalyeliği‘ne bile yükselenlerin JAH-BUL-ON‘un adını öğrendiklerini ama gerçek mahiyetini bilmediklerini ; Bunun, eski İbrani ilâhı /Samî aşiretinin reîsi ve usta bir illizyonist Samî aşiretinin reisi olan Musa’nın tanrısı Yehova (JAH), eski Samî erotik ilâhı Baal (BUL) ve eski Mısır yeraltı ilâhı Osiris (ON)in kaynaştığı bir mabut olduğunu. Baal‘in ise şeytan olduğunu ve masonların Şeytan‘ı da kabul ettiklerini açıklıyordu… Bu çok spekülatif olabilecek iddiaya göre, bu “sır”rın mahiyeti biraderlere ancak 32° Sublime Prince du Royal Secret (Kraliyet -Süleyman’ın- Sırrının Yüce Prensi) olduklarında açıklanır. Zaten 33° de Hakim Büyük Genel Müfettişlik olan en son derecedir. JAH-BUL-ON’un “Halife”si olurlar.
Masonluğun Amerika’daki tarihsel başlangıcı, 1752′de George Washington‘un masonlaştırılması ile denkleştirilir. (Fakat Amerika’daki ilk loca 1730′da Philadelphia’da, ikincisi ise 1733′de Boston’da kurulmuştur.) Masonlara göre, Amerikan Bağımsızlık Bildirisine imza koyan 32 kişide masondur. Amerikan emperyalizminin doktriner babası James Monroe, ABD kapitalist-emperyalizminin hegemonyası için ilk adımı atan Theodore Roosevelt, Türkiye’yi parçalamayı kafaya koymuş olan W. Wilson Birleşik Devletler eski Başkanı Harry S. Truman, Vietnam kasabı ve “J.F.K. Suikastı”nın baş şüphelilerinden Lyndon B. Johnson, Texas şefi Gerald Ford, “İrangate”in kahraman-’cowboy’u Ronald Reagan, eski CIA patronu, Doğu Avrupa ve Kuveyt fatihi George Bush JAH-BUL-ON kullarıdırlar. ABD Başkanlarından diğerleri içinde 14 tanesi masondur. John Kennedy‘ye dek, Amerikan Başkanlarının üzerinde yemin ettikleri İncil, George Washington‘un bağlı bulunduğu mason locasının İncil’i idi. (Koyu bir İrlanda kökenli katolik olan Kennedy bu İncil’i değiştirtmiştir). ABD’nin 3 milyonun civarındaki masonlarının 50 üstad-ı azamı her yıl bir kongrede toplanırlar. ABD Mason dereceleri Benjamin Franklin ve İnsan ve Yurttaşlık Hakları Bildirgesi tarafından forme edilmiştir. II. Yeniden Paylaşım Savaşı’nın çok öncesinde Filipinler’e ve savaş sonrası da Japonya’ya masonluğu general Douglas MacArthur aracılığıyla Amerikalılar ben gayımürmüşlerdir. Amerika’nın en önemli Büyük Locası nüfusunun %60′ının yahudi olduğu New-York’unki dir. Sonra Texas, California, Illinois, Indiana, ve Iowa’dır. Bunlar yüzbinlerle ifade edilir. New-York Locası ‘nın İsrail Obediyansı ile direkt ilişkisi vardır. Eski Dünya masonluğunun simge rengi orange-turuncudan. Yeni Dünya masonluğunun simge rengi -koyu- mavi (Navy Blue)dır; Yeni Dünya Düzeni masonluğunun bayrak rengi ise “orange-lacivert“tir. Ayrıca mason örgütlenmesi legal olarak bütün üniversitelerde meslek bazında kategorik olarak faaliyet gösterir. Amerikan üniversitelerinde okuyan bütün yerli ya da yabancı öğrenciler bu meslekî(!) localara başarıları ölçüsünde kayıtlanırlar; çünkü bu localara kayıt olmak onlara “fırsat eşitliği”nden daha önemli avantajlar sağlar. Hele, ailelerinde farmason(lar) var ise…
Avrupa masonluğunun önemli kalelerinden olan Fransa’ya İngilizler tarafından getirilen masonluk, Fransız siyasal yapısı içinde devamlı bulunmuştur. Yabancıların kurduğu localar da devamlı faaliyet göstermiştir. 1666′da, Londra’daki Invisible College işlevinde olan Paris’teki Academie des Science (Bilimler Akademisi); 1730′da Londra’da Montesquieu‘nün erginlenmesinden sonra 1740′da Fransa’da ilk büyük mason locaları kuruluyordu. 1734′de Lyon’da “Kadoş Şövalyesi” 30° doğuyordu. 1759′da Conseil des Empereurs d’Orient et d’Occident kurulmuştur. 1787′de Fransa’daki mason localarının sayısı 700′e varmıştır. 1789 Fransız İhtilâli ile, mason localarının irtibatları karışır. Çünkü, hem burjuva-devrimci hem de aristokrat-karşı devrimci saflara dağılmışlardır. Masonların resmî tarihçilerinin iddia ettiği gibi “Halkın Dostu” Marat biraderdi ama Danton, Saint-Juste, Robespierre onlardan değillerdi… 1877′de masonlardaki ilk çağdaş değişiklikler Fransa’daki Grand Orient locası gerçekleştiriyor, “Evrenin Büyük Mimarı“(JAN-BUL-ON)na çağrıda bulunmayı kaldırıyordu. Bu laik ve radikal vicdan özgürlüğü ilânı ile İngiliz (doğru deyişle Anglo-Sakson; tutulan deyişle Anglo-Amerikan) Büyük Loca’sı ile bağlarını koparıyordu.” 1958-1968 arasında Fransa Devlet Başkanlığını yürüten General de Gaulle, bu süre içinde hiçbir hükümetinde bir tek masona dahî yer vermemişti. Modern/Çağdaş-Laik Fransız masonluğu en sıkı mevzilerini Sosyalist Parti’de elde etmiştir. Fransız Maşrık-ı Azamı locasının, Sosyalist Parti’nin militanıda olan üstad-ı muhteremi Roger Lorey; aynı zamanda François Mitterant‘ında yakın arkadaşıydı. Ne ki, Mitterant’ın kardeşi havacı general Jacques Mitterant, büyük üstattı. Eski Fransa Devlet Başkanlarından Valery Giscard d’Estaing, Paris’teki Franklin Roosevelt locasının masonlarındandır. Roland Dumas, Edouard Balladur, Jacques Chirac, Alain Carignon, Raymond Barre, Paul Estienne tanınmış biraderandan bazılarıdır…
XVI. yüzyılda başlayan “bilgelikçi, gizlici, usçu” Rosenkreuz (Rose-Croix I Rosicrucian I Rosa-Croce) Gül-Haç örgütlenmesinin dışında Almanya’da masonluğun tarihi 1738′de Prusya Kralı Büyük Frederick(II)in erginlenmesi ile başlamıştır. 1756′da Baron von Hund, Tapınakçı Geleneğe Bağlılık locasını kuruyor. Bu locaya Gothe, Mozart, Lessing ve Voltaire gibi ünlüler erginleneceklerdir. 1 Mayıs 1776′da. Bavyera-İngolstadt’da eski Cizvit olan anarşik-ihtilâlci Prof. Adam Weishaupt Bavyera Aydınlanmışları olarak bilinen İlluminatenorden (Kuzeyin-aydınlanmışları)ni kuruyor. 1785′de ihtilâl hazırladıklarından kuşkulanılan Bavyera Aydınlanmışları Derneği kapatılıyor. Bir yıl sonra Münih’te Weishaupt mahkûm ediliyordu. Örgütün üyeleri bunun üzerine Fransız İhtilâli’ne etkin bir biçimde katılarak ihtilâlin liderleri ile sıkı ilişkiler kuruyorlardı. 1896′da Theodor Reuss‘un önayak olması ile Leopold Engel, Bavyeralı Aydınlanmışlar’ı yeniden örgütlüyor.” 1898′de Georg von Schönerer Pan-Germanist örgütü Los von Rom (Roma’dan Kur-tul)u kuruyor. Baron Rudolf von Sebottendorf (gerçek adı Adam Alfred Rudolf Glauer) Osmanlı topraklarında (Kahire-İstanbul-Bursa) etkilendiği islamî tarikatlarında(Bektaşi) etkisiyle 1918 yılında sembolü “Gül ve Haç” olan THULE Gesellschaft’ı kuruyordu. 1926′da ise Weltbund der Illuminaten (Dünya Aydınlanmışları Tarikatı) kuruluyordu. Nazi Almanya’sından ayrılan biraderler 1929′da Paris’te “uyanmış” olan Goethe Locası’na girmişlerdi. Bunlar savaş sonrasında yine Fransız biraderlerinin yardımı ile toparlandılarsa da kısa bir süre sonra İngiliz Büyük Locası’nın egemenliği altına girdiler. Bunda aynı zamanda bir mason “kovan”ı olan MI-5 & 6‘nın becerisi de söz konusudur. Daha sonra Birleşik Avrupa perspektifinde Fransız, İtalyan, Belçika ve Lüksemburg locaları ile bağımsız ilişkiler kurdular. İsveç’e masonluk 1743′de Almanlar vasıtası ile getirilmiştir.
İtalyan masonluğu 1735′de sürgündeki Yakubi’ler tarafından kurulmuş, kısa zamanda Vatikan’a kadar sızmışlardır. XIX.yy da İtalya devletinin kuruluşundan bu yana tüm tarihi masonluk örgütünün içinde meydana gelen olaylarla tamamen açıklanabileceğini, İtalyan araştırmacılar yazmaktadırlar. Kuruluş döneminin ünlü adları, Mazzini, Garibaldi gibi liberal devrimciler ve sonradan İtalya Kralı olan Piemonte Kralı da mason biraderlerdi. Paris’teki Leonardo de Vinci Locası İtalya’sından ayrılan biraderler için Italia Libera (Hür İtalya) adı altında yuvalanma imkanı sağlamıştır. II.Yeniden Paylaşım Savaşı sonrası İtalyan siyasal yaşamına Hıristiyan Demokrat Parti içinde ağırlıklarını koydukları P-2 ve Gladio Skandalları ile açıklanmıştır.
“Masonluğun ideali, demokrasi değil de aydınlanmacı bir kral tarafından yönetilen özgür bir devlet olduğu için, bu kişiler arasındaki biraderlik oldukça anlaşılır. Ancak, içinde bulunduğumuz yüzyılda, mafia babalarının çoğunun mason olduğu düşünülürse, bu ideal ve mafia arasındaki bağlantıyı anlamak hayli zor. Sicilya’da aristokratların değil, ama üst sınıfa dahil olanların büyük bir çoğunluğu masondur. Yani aynı mason locası içinde avukatlar, doktorlar, mafia babaları kadar yargıçlar ve polis yetkilileri de bulunur. Ve çelişki de burada başlar. Çünkü bir mason, kamusal yaşamda biraderlerine destek olmaya ve anlaşmazlıklarını masonluk çatısı altında çözmeye yemin eder. Masonlar, Katolik Kilisesi gibi hiyerarşik bir yapı yerine protestanlar ve müslümanlar gibi bir başkanın liderliğindeki bağımsız localar çatısı altında biraraya gelirler…Yani herkes kendi locasını dilediği gibi yönetmekte serbesttir.. .Masonluğun kuruluş ilkelerinden sapan masonluk kolu, daha ziyade Arjantin’deki İtalyan göçmenleri arasında gelişti. Masonların bu kolunun amacı, suç işleyerek de olsa, komünizme karşı koymaktı. Arjantin’deki İtalyan masonlarının başkanı Licio Gelli, Eva Peron un kişisel danışmanı oldu. Diplomatik pasaporta ve yüklüce bir sermayeye sahip olan Gelli, İtalya’daki etki alanını da genişletmeye başladı… İtalya’da iki başarısız darbe girişiminde bulundular. 60′lı yılların sonunda da, P-2 adında özel bir loca oluşturdular. Bu locanın genç üyeleri arasında, iş hayatındaki başarılarının başlangıcında bulunan Berlusconi de bulunuyordu. Halkı korkutmak ve otoriter bir rejim istemelerini sağlamak için birçok mafia cinayetinin ardında bu locanın bulunduğu ise, yasal tatbikata alınmayan ortak bir görüştür. Diğer önemli lider ise Berlusconi tarafından savunulan Andreotti‘dir. İtalya’da masonların bu kolunun tutumları, Angelli ailesi [Fiat şirketinin sahipleri] gibi, faşizme karşı savaşmış birçok entelektüelin de yer aldığı, geleneksel mason locaları tarafından çok eleştirildi. Artık komünizme şans tanınmadığı için, İtalyan masonlarının iki kolu arasında barış ilân edildiğini söylemek mümkün. Komünistler hiç mason olmadılar ancak, bağlaşıkları arasında geleneksel mason localarının üyeleri yer aldı. Aslında İtalya’da liberal ve demokratik düşünce masonluk içinde gelişti ve faşizme karşı komünistlerle aynı cephede yer aldı.”(Antonio Bucci, “İtalyan Siyasetinin Perde Arkası Masonluk”. Siyah-Beyaz, 23 Şubat 1996)
Kökenleri XVIII. yüzyıla dayanan İsviçre masonluğundan Alpino Büyük Locası, İsviçre’nin Dünya mâlî-sermayesinin kalbi olması açısından önemlidir. Reformcu (sapkın) “mason” Dr. Otto Bachmann, Ocak 1970′de Strasburg’da “Masonik Güçler Bağlantı Merkezi ve Strasburg Çağrısını İmzalayan Masonlar Gücünün (Egemen Devlet) Danışmanı” anlamına gelen “CLIPSAS” örgütünün kurucusu olmuştur. Örgütün Anayasası olarak 1723 Anderson Anayasası kabul edilmiştir. MOSSAD’la da ilintisi olan, Dr. Otto Bachmann‘ın İsrael Obediyansı ile direkt ilişkileri de vardır. [Aynı zamanda İsviçre Gladio'sunun büyük şefi olduğunu da hatırlatalım].
Rusya’da bütün localar 1917 Ekim’inde, Bolşevik darbe ile alaşağı edilen ve Amerikan elçiliğine ait diplomatik araba ile kaçan Moskova localarının büyük üstad-ı muhteremlerinden mason-menşevik Kerensky‘nin ardından kapatılmış; gizli olarak faaliyetlerini sürdürmek isteyen mason örgütleri ise ÇEKA (daha sonra GPU ve KGB) tarafından sürekli kovuşturulmuştur. ÇEKA‘nın kurucusu Dzerjinsky mason örgütlenmesine karşı özel önem gösterdi. Beria döneminde (özellikle II. Yeniden Paylaşım Savaşı öncesi ve süresince) yeniden ortalarda gözükmeye başladılarsa da Beria‘nın tasfiyesi ile yeniden izlendiler. 70′li yılların ortalarında yahudilerin yoğun olarak bulunduğu Ukrayna’daki Kiev kentinde bir çok masonik örgüt tutuklamaları olmuştur. (Bunların arasında bulunan pek çok entelektüel meşhur Gulag takımadalarına sürgün edilmiştir). Paris’te Büyük Loca bünyesinde faaliyet gösteren Beyaz Rus locaları yıllarca Rusya’nın Sovyet rejiminden kurtularak Batı tarzı liberal bir sisteme kavuşması için çalışmışlardır. Bunlar iki tip loca kurmuşlardır : Bir yanda entelektüel ve öğrencilerin kurduğu rejim aleyhtarı localar, diğer yanda ise, İsrael Obediyansı na bağlı olarak, İsrael’e dönme niyetindeki yahudilerin oluşturdukları Exodus locaları. Bu illegal localar kapitalist-emperyalist ve siyonist gizli servisler ile bunların işbirlikçileri olan “mafia”larla da beraber çalışarak birer muhalefet merkezi olarak işlev görmüşlerdir. Birinci tip liberal “mavi” localar siyasi, ikinci tip siyonist “orange” localar iktisadi sabotajların örgütleyicisi olmuşlardır. Geçmiş dönem siyasetçilerden Şvarnadze ve Yeltsin‘in bu localarla ilişkileri olduğu komünistler ve ‘milliyetçiler’ tarafından iddia edilmektedir… Diğer bir iddia ise, Gorbaçov‘un “mavi” liberal-localarca daha erken zamanlarda erkinlendiğidir.
Eski Doğu Almanya’da, 1945′de birara masonlar izinli olarak toparlandılarsa da çok kısa bir zaman diliminde (Beria‘nın etkinliğinin kırılmasına paralel olarak) yasaklanmışlardı. Doğu Almanya’nın mason faaliyetleri Batı Almanya’daki localar tarafından yürütüldü. Nazi yandaşları tarafından tahrip edilen Bulgar locaları diğer Balkan ülkeleri ve Doğu Avrupa localarına göre kendini kolay toparlayamadı. Polonyalılar Paris’teki Copernic Locası ile faaliyetlerini yürüttüler. Romanya’da uzun süre kovuşturmaya uğrayan masonlar 1948′deki yasaklamadan sonra büyük çoğunluğu yurtdışına kaçarak 1951′de Paris’te Birleşik Romanya Locası’nı kurdular. Macaristan’da mason localarının “Batılı emperyalist mihraklara bağlı kapitalist unsurların yuvaları haline geldikleri” gerekçesiyle 13 Temmuz 1950′de yasadışı ilân edilmiş, üstadları kovuşturmaya uğramıştır. 1956′da, Paris’te Martinovics Locası kurularak faaliyete geçmiş, 1959′da yurtdışına çıkmasına izin verilen bazı önemli masonlar bu locaya katılmışlardır.
Doğu Avrupa masonluğunun kalesi olan Çekoslovakya’da 1939′a kadar komünistlerle mücadele eden Skoç Riti’ne bağlı masonluk, Nazi yandaşlarınca tahrip edilmesinden sonra 1941′de Londra’da sürgünde daha çok MI5 & MI6 güdümlü Çekoslovakya Büyük Milli Locası kurulmuş, 1947′de de ülkede faaliyetlerine izin verilmiştir. Komünistlerin iktidara gelmesinin ardından 20 Mart 1951′de tüm localar kapatılmıştır. 22 Kasım 1952′de Parti Genel Sekreteri Slansky‘nin ; Cumhurbaşkanı Gottwald‘ı öldürmek amacıyla bir mason olan Dr. Hasjovac‘ı onun yanına yerleştirilmesinin planlandığını açıklaması, o zaman Çekoslovakya’daki anti-masonik atmosferi güçlendirmiştir. Kafka gibi tanınmış entelektüelleri de bünyesinde bulundurmuş olan Çek burjuva masonluğunun bugün en güçlü kişisi, babası ve amcası da mason olan entelektüel Devlet Başkanı Vaclav Havel‘dir. Kendisi 33° masondur. Doğu Avrupa “mavi” localarının da ‘Genel Müfettiş’idir. Aristokrat kökenli burjuva bir aileden gelen Havelin ilk icraatı, devlet reel sosyalizmi sırasında kamulaştırılan topraklarını ve ailenin özel mülkiyeti olan binalarını geri almak oldu. “Hürriyet, Eşitlik ve Kardeşlik”; liberal ve radikal sermaye birikiminin ‘hakikî’ ütopik dürtüşüydü! Slovakya’da masonluk daha güçsüzdür.
Yugoslavya’da Tito‘nun Stalin‘e karşı kendine ittifaklar arama siyaseti içinde İngiltere’ye yaklaşmasına paralel olarak; İngilizlerin desteği ile birlikte Skoç Riti’nin de desteğini almış, bu surette masonlar, 1960′a kadar Yugoslavya’da rahat faaliyet göstermişlerdir.
Yugoslavya ile Sovyetler Birliği arasında buzların erimesi üzerine mason locaları da kapatılmıştır. Hatta anti-mason pullar dahi emisyona çıkarılmıştır. Kruşof‘la beraber Sovyet politikasındaki değişiklikler bunda etkili olmuştu, denebilir. 30 yıllık bir aradan sonra, Yugoslavya’nın kaosa sürüklendiği, CIA’nın Yugoslavya’nın birliğine 18 ay ömür biçtiği bir dönemde, daha çok bir mafia ağı olan “Kara El“cilerin içine sızdığı sapkın Yugoslavya Büyük Locası 13 Temmuz 1990′da Batı Alman Büyük Locası’nın desteği ile yeniden faaliyete geçiyordu. Batı Avrupa, Amerika ve Kanada’dan gelen çok sayıdaki masonun katıldığı bir de törenin yapıldığı bildiriliyordu.