8 Mayıs 1902'de, Pasifik Okyanusu'ndaki Martinique Adası üzerindeki Pelee Dağı, yamaçlarından aşağı zehirli gazlar ve kül bırakarak gelip St. Pierre kentinin içine yanan dev bir ateş topu gibi patladı. Kalın duvarlarıyla korunan zindanda yanmış bir mahkum dışında, 30 binden fazla insan öldü. Pelee volkanının patlaması bir hava kirliliği örneğidir. Hava kirliliğinin yapay nedenlerden olduğunu düşünme eğilimimize rağmen, volkanlar, orman yangınları ve toz fırtınaları gibi birçok doğal kirletici kaynak vardır.
VOLKAN İKLİMİ ETKİLER
Böylece volkanik patlamaların arazinin yapısını değiştirdiğini, havayı kirlettiğini ve yıkımlara neden olduğunu çok iyi biliyoruz, fakat volkanlar aynı zamanda iklimde de önemli değişimler yaratabilirler. Bunu atmosfere büyük miktarda silikat (kuvars kumu) ve sülfürik asit aerosolleri saçarak yaparlar. Sülfürik asit aerosollerinin özellikle stratosfere girmesi küresel iklimde kısa dönemde önemli değişimlere neden olur. Örneğin, Sigurdsson'a göre volkanların atmosfere saldığı 1012 kg. sülfürik asit yeryüzünde hava sıcaklığını 3 ila 4 derece soğutabilir.
Literatüre göre farklı tipteki volkanlar farklı aerosol emisyonlarına neden olur. Bazalt lavları (İzlanda'da olduğu gibi) atmosfere daha fazla kükürt salarak silikatlı patlamalardan daha fazla iklimi etkiler.
Bu nedenle volkanların iklim değişimi çalışmalarının sadece vazgeçilmez bir unsuru değil aynı zamanda tektonik hareketler ve magma kimyası için de göz önünde tutulmaları gerekmektedir. Buna bir örnek olarak şunu verebiliriz: 1980 yılında St. Helens dağının volkanik patlamasıyla Meksika El Chichon patlaması aynı büyüklükte olmalarına rağmen etkileri çok farklı olmuştur. Her iki patlama küçük miktarda magmayı atmosfere saçmıştı ama El Chichon patlaması kükürt bakımından çok daha zengindi. Böylece St. Helens dağı önemli bir iklim değişimine neden olmazken, El Chichon stratosfere 20 milyon ton sülfürik asit göndererek kuzey yarım kürede yaklaşık olarak bir yıl boyunca hava sıcaklığının birkaç derece düşmesine neden oldu.
Volkanik patlamaların iklimi değiştirdiğinin farkına varılması 1783 yılında Benjamin Franklin'in Avrupa'daki (İzlanda) Laki patlamasının artından ‘kuru sis' gözlemine kadar geri gider. Gerçekte tarihsel kayıtlar, geçmişteki volkanik patlamaların iklime etkisini ortaya çıkartmak için çok kullanışlıdır. Tarih kitaplarında yer alan yazsız geçen yıllar, soğuk geçen yaz ve kış ayları, düşük tarım rekoltesi, kıtlık, açlıkların ve isyanların bir kısmı volkanik patlamaların ardından ortaya çıkmıştır. Örneğin 1883 Krakato patlamasından sonra gökte ilahi işaretler olarak algılanan bulanık ışıklar, güneşin tuhaf mavimtırak görünüşü, müthiş gün batımı ve doğumları gibi tuhaf atmosferik optik olaylar da gözlenmiştir.
HAVA İKİ GÜN KARARDI
Volkanik patlamaların iklime etkisi üzerine çok iyi bilinen başka bir örnek, 1815 yılında Endenozya'daki Sumbawa Adası'nda bulunan Tambora volkanının patlamasının ardından 1816 yılının dünyada ‘yazsız bir yıl' olarak geçmesidir. Geçmiş 10 bin yılda Tambora, bilinen en büyük volkan patlamasıdır. Bu patlama çok büyük bir alanı kaplayacak kadar kül üretmiş ve iki gün boyunca volkanın çevresinde 600 km'lik alanda hava karanlık geçmiştir. Ağaç yaş halkalarının gösterdiğine göre 1816 yılının yazı, 1815 yazından 1.5 derece daha soğuk olmuştur. Bu soğuk yaz aylarında Avrupa'da hava çok soğuk ve yağışlı geçerek ve tarım alanlarını tahrip ederek açlık, salgın hastalıklar ve iç karışıklıklara neden olmuştur.
Benjamin Franklin tarafından 1783 yılında fark edilen İzlanda Laki yanardağı yarığından olan püskürme de olağandışı bir olaydı. Püskürme haziran ayında başladı ve yaklaşık sekiz ay boyunca devam etti. Franklin'in tarif ettiği sis, Asya ve Kuzey Afrika'da da gözlenmişti. Her ne kadar çok büyük bir volkanik patlama gerçekleşmemişse de İzlanda da tarım alanları tahrip oldu, evcil hayvanların yüzde 75'i telef oldu, açlık ve salgın hastalıklar nedeniyle her dört kişiden biri öldü...
Şimdi Nostradamus'un bir kuzeni Mikadamus olarak ilk kehanetimi ilan ediyorum: Birinci Afrikalı Papa'nın ölümünden birkaç yıl sonra Afrika'da kıyısı olan okyanuslara bitişik karaların birinde dev bir volkan patlayacak ve dünyada kıtlık ortaya çıkacak. İnanmazsanız bekleyin ve görün!
VOLKAN İKLİMİ ETKİLER
Böylece volkanik patlamaların arazinin yapısını değiştirdiğini, havayı kirlettiğini ve yıkımlara neden olduğunu çok iyi biliyoruz, fakat volkanlar aynı zamanda iklimde de önemli değişimler yaratabilirler. Bunu atmosfere büyük miktarda silikat (kuvars kumu) ve sülfürik asit aerosolleri saçarak yaparlar. Sülfürik asit aerosollerinin özellikle stratosfere girmesi küresel iklimde kısa dönemde önemli değişimlere neden olur. Örneğin, Sigurdsson'a göre volkanların atmosfere saldığı 1012 kg. sülfürik asit yeryüzünde hava sıcaklığını 3 ila 4 derece soğutabilir.
Literatüre göre farklı tipteki volkanlar farklı aerosol emisyonlarına neden olur. Bazalt lavları (İzlanda'da olduğu gibi) atmosfere daha fazla kükürt salarak silikatlı patlamalardan daha fazla iklimi etkiler.
Bu nedenle volkanların iklim değişimi çalışmalarının sadece vazgeçilmez bir unsuru değil aynı zamanda tektonik hareketler ve magma kimyası için de göz önünde tutulmaları gerekmektedir. Buna bir örnek olarak şunu verebiliriz: 1980 yılında St. Helens dağının volkanik patlamasıyla Meksika El Chichon patlaması aynı büyüklükte olmalarına rağmen etkileri çok farklı olmuştur. Her iki patlama küçük miktarda magmayı atmosfere saçmıştı ama El Chichon patlaması kükürt bakımından çok daha zengindi. Böylece St. Helens dağı önemli bir iklim değişimine neden olmazken, El Chichon stratosfere 20 milyon ton sülfürik asit göndererek kuzey yarım kürede yaklaşık olarak bir yıl boyunca hava sıcaklığının birkaç derece düşmesine neden oldu.
Volkanik patlamaların iklimi değiştirdiğinin farkına varılması 1783 yılında Benjamin Franklin'in Avrupa'daki (İzlanda) Laki patlamasının artından ‘kuru sis' gözlemine kadar geri gider. Gerçekte tarihsel kayıtlar, geçmişteki volkanik patlamaların iklime etkisini ortaya çıkartmak için çok kullanışlıdır. Tarih kitaplarında yer alan yazsız geçen yıllar, soğuk geçen yaz ve kış ayları, düşük tarım rekoltesi, kıtlık, açlıkların ve isyanların bir kısmı volkanik patlamaların ardından ortaya çıkmıştır. Örneğin 1883 Krakato patlamasından sonra gökte ilahi işaretler olarak algılanan bulanık ışıklar, güneşin tuhaf mavimtırak görünüşü, müthiş gün batımı ve doğumları gibi tuhaf atmosferik optik olaylar da gözlenmiştir.
HAVA İKİ GÜN KARARDI
Volkanik patlamaların iklime etkisi üzerine çok iyi bilinen başka bir örnek, 1815 yılında Endenozya'daki Sumbawa Adası'nda bulunan Tambora volkanının patlamasının ardından 1816 yılının dünyada ‘yazsız bir yıl' olarak geçmesidir. Geçmiş 10 bin yılda Tambora, bilinen en büyük volkan patlamasıdır. Bu patlama çok büyük bir alanı kaplayacak kadar kül üretmiş ve iki gün boyunca volkanın çevresinde 600 km'lik alanda hava karanlık geçmiştir. Ağaç yaş halkalarının gösterdiğine göre 1816 yılının yazı, 1815 yazından 1.5 derece daha soğuk olmuştur. Bu soğuk yaz aylarında Avrupa'da hava çok soğuk ve yağışlı geçerek ve tarım alanlarını tahrip ederek açlık, salgın hastalıklar ve iç karışıklıklara neden olmuştur.
Benjamin Franklin tarafından 1783 yılında fark edilen İzlanda Laki yanardağı yarığından olan püskürme de olağandışı bir olaydı. Püskürme haziran ayında başladı ve yaklaşık sekiz ay boyunca devam etti. Franklin'in tarif ettiği sis, Asya ve Kuzey Afrika'da da gözlenmişti. Her ne kadar çok büyük bir volkanik patlama gerçekleşmemişse de İzlanda da tarım alanları tahrip oldu, evcil hayvanların yüzde 75'i telef oldu, açlık ve salgın hastalıklar nedeniyle her dört kişiden biri öldü...
Şimdi Nostradamus'un bir kuzeni Mikadamus olarak ilk kehanetimi ilan ediyorum: Birinci Afrikalı Papa'nın ölümünden birkaç yıl sonra Afrika'da kıyısı olan okyanuslara bitişik karaların birinde dev bir volkan patlayacak ve dünyada kıtlık ortaya çıkacak. İnanmazsanız bekleyin ve görün!