Okumayı, yazmayı, problem çözmeyi, proje geliştirmeyi ve öğrenmeyi eğlenceli bir işe dönüştürebiliriz.
Beyni beslemek ve zekâmızı geliştirmek elimizde.
Okumak, öğrenmek ve beyin etkinlikleri beyni geliştirir.
Bilgi beyni besler.
Sanatsal etkinlikler, beynin gelişmesini ve zinde kalmasını sağlar.
Spor ve bedensel faaliyetler beyni canlı tutar.
Göz görmekten, kulak duymaktan, ayak yürümekten nasıl zevk alır ve mutluluk duyarsa beyin de okumak, öğrenmek ve zihinsel faaliyetlerden zevk alır.
Onun için kitaplar ve öğretmenler dostumuzdur.
Okuma ve öğrenmeyi beyni geliştirme, zekâyı parlatma, hafızayı güçlendirme süreci kabul etmeliyiz.
Öğrenmeyi ve beyinsel etkinlikleri severek yapmalıyız.
Beyin geliştirmeyi hem bir sanat ve hem de hobi kabul etmeliyiz.
Çalışmayı oyuna dönüştürmeliyiz.
Çalışırken dinlenmek için ara vermeli, zihnin bilgiyi hazmetmesini sağlamalıyız.
Çalışıp öğrendiğimiz zaman kendimizi çay, çikolata, meyve, dondurma vb. şeylerle ödüllendirmeliyiz.
Öğrenirken bilinçaltına eğleniyorum mesajı vermeliyiz.
Severek yaptığımız işler bizi yormaz; bize yorgunluk veren işler, angarya kabul ettiğimiz işlerdir.
Okulu, kitapları, çalışmayı ve öğrenmeyi sevmeliyiz.
Çalışırken uykumuz gelirse, mola vermeli, çay veya kahve içmeli, meyve yemeliyiz.
Mideyi tıka basa doldurmamalıyız, sofrada az yemek yemeliyiz.
Çok yersek yemekten sonra uykumuz gelir, çünkü sindirim sistemi yoğun bir şekilde çalıştığı için kan mideye yönelir. Dolayısıyla beyne daha az oksijen ve glikoz gider.
Beslenmeye önem vererek bedensel zekâmızı geliştirmeliyiz. Beyin en çok glikoz, oksijen, omega üç ve B vitaminine ihtiyaç duyar.
Yatmadan önce ağır yemek yememeliyiz.
Yatmadan önce ezberlemek veya aklımızda tutmak istediğimiz önemli bilgileri tekrarlamalı veya kitap okumalıyız.
Bilgiyi en az unutturan etkinlik uykudur.
Hobimiz olmalı:
Kitap okuma, araştırma yapma, proje hazırlama, sosyal ekinliklere katılma, dil öğrenme, günlük tutma, spor, yürüyüş, yüzme, kuş ve kedi besleme, bisiklete binme, resim yapma, karikatür çizme, ney veya saz çalma, hat yazma, ebru yapma, koleksiyonculuk, günlük tutma, yazı yazma vb.
Mutlu olmak için ibadet ve dualarla ruhumuzu beslemeliyiz.
Rabbimizi sever ve onun emirlerine uyarsak kalbimiz huzur bulur. İnsanlara iyilik yapmak, bitki ve çiçekleri beslemek kalbi besler.
Bilim adamları, beynimizi nasıl geliştirebileceğimizi, bilimsel verilere dayanarak anlatıyorlar.
Ünlü filozof Konfüçyüs, öğrenmede en etkili metodu şöyle özetlemiş:
“Duyarsam unuturum.
Görürsem hatırlarım.
Yaparsam öğrenirim.”
Bu kitabı büyük bir zevkle yazdık. Dönüp zevk alarak yeniden okuduk.
Size de eğlenceli bir okuma saati dileriz. Okumak zihin sporudur, nöronlar arasındaki sinaptik bağları geliştirir.
Mutluluğunuzu artırmak için Sevgili Peygamberimizin tavsiyesine uyunuz ve beşikten mezara kadar ilim öğreniniz. Öğrenmeyi hayatın bir parçası hâline getiriniz.
Her başarı zihinde kazanılır ve beyinle kazanılır.
Allah, herkese milyarlarca sinir hücresinden oluşan bir beyin vermiş. Zihin etkinlikleriyle beyin geliştirilebilir. Her beyin etkinliği, beyinde yeni nöronların görev almasına ve nöronlar arasında yeni bağlantıların doğmasına yol açar. Böylece zekâ gelişir.
Beynimizin inanılmaz ölçüde büyük bir öğrenme kapasitesi var. Dünya nüfusunun 6 milyar olduğunu düşünün. Yaklaşık 1.350 gr. olan beyinde dünya nüfusunun 15-20 katı nöron mevcut. Aralarındaki bağlantı kapasitesi ise sayılamayacak ölçüde, yaklaşık 100 katrilyon… (1)
Ülkemiz 780 bin km². Bu alanı dağ, tepe, göl olmaksızın Afrika’nın balta girmemiş ormanları gibi sık ağaçlı bir alan kabul edin. İşte, ancak bu yüzeye 100 milyar ağaç sığar. Beynimizdeki nöronların sayısı da bu kadardır. Ağaçların yapraklarını, nöronlar arasındaki bağlantı kapasitesi kabul edersek beynin öğrenme, düşünme, proje geliştirme, sanat eseri ortaya koyma gücünü tahmin etmiş oluruz.
Prof. Pyotr Anokhin, nöronların bağlantı kurma kapasitesini 1’den sonra 10.000.000 km daktilo yazısıyla yazılmış sıfırlarla ifade eder.(2)
Prof. Robert Ornstein, beynin neredeyse sınırsız öğrenme potansiyeline sahip olduğunu, herkesin düşünüldüğünden çok daha iyi bir beyin kapasitesine sahip bulunduğunu, beyni kullanımında yaşadığımız sorunların yeteneksizlikten değil, kendimiz ve nasıl çalıştığımız hakkında yeterli bilgi sahibi olmamaktan doğduğunu söyler.(3)
Tony Buzan, her nöronun 10 bin sinaptik bağlantı kurma kapasitesi vardır, der.
Dr. Gary Simall, Hafızanın Kutsal Kitabı adlı eserinde kapasitenin 100 bin olduğunu ifade eder.(4)
Sonuç olarak Wolfgang Goethe, Tony Buzan ve Duckminister Fuller’in kanaati şu:
“Her insan deha potansiyeline sahip.” (5)
Beyin bugüne kadar inandığımızdan çok daha yetenekli.
Bütün mesele beynini verimli kullanarak bu potansiyeli harekete geçirmektir. Sizden başka harikulade zekâ kapasitesine sahip bu beyni harekete geçirecek kimse yoktur. Sakın, ben yapamam, demeyin ve kolları sıvayın.
Arif Nihat Asya bu gerçeği ne güzel ifade etmiş:
“Sen de geçebilirsin anadan, yardan, serden!
Senin de destanını okuyalım ezberden…
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden.
Yürü hâlâ ne diye oyunda, oynaştasın?
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!”
Netice:
Zekânızı geliştirmek ve dehanızı harekete geçirmek elinizdedir.
Beyindeki hücreler sabit değil, öğrendikçe ve beyin faaliyetleri yaptıkça beyin kendini yeniler.
Beşikten mezara kadar ilim öğrenin ve beyninizi yenileyin.
Beyni beslemek ve zekâmızı geliştirmek elimizde.
Okumak, öğrenmek ve beyin etkinlikleri beyni geliştirir.
Bilgi beyni besler.
Sanatsal etkinlikler, beynin gelişmesini ve zinde kalmasını sağlar.
Spor ve bedensel faaliyetler beyni canlı tutar.
Göz görmekten, kulak duymaktan, ayak yürümekten nasıl zevk alır ve mutluluk duyarsa beyin de okumak, öğrenmek ve zihinsel faaliyetlerden zevk alır.
Onun için kitaplar ve öğretmenler dostumuzdur.
Okuma ve öğrenmeyi beyni geliştirme, zekâyı parlatma, hafızayı güçlendirme süreci kabul etmeliyiz.
Öğrenmeyi ve beyinsel etkinlikleri severek yapmalıyız.
Beyin geliştirmeyi hem bir sanat ve hem de hobi kabul etmeliyiz.
Çalışmayı oyuna dönüştürmeliyiz.
Çalışırken dinlenmek için ara vermeli, zihnin bilgiyi hazmetmesini sağlamalıyız.
Çalışıp öğrendiğimiz zaman kendimizi çay, çikolata, meyve, dondurma vb. şeylerle ödüllendirmeliyiz.
Öğrenirken bilinçaltına eğleniyorum mesajı vermeliyiz.
Severek yaptığımız işler bizi yormaz; bize yorgunluk veren işler, angarya kabul ettiğimiz işlerdir.
Okulu, kitapları, çalışmayı ve öğrenmeyi sevmeliyiz.
Çalışırken uykumuz gelirse, mola vermeli, çay veya kahve içmeli, meyve yemeliyiz.
Mideyi tıka basa doldurmamalıyız, sofrada az yemek yemeliyiz.
Çok yersek yemekten sonra uykumuz gelir, çünkü sindirim sistemi yoğun bir şekilde çalıştığı için kan mideye yönelir. Dolayısıyla beyne daha az oksijen ve glikoz gider.
Beslenmeye önem vererek bedensel zekâmızı geliştirmeliyiz. Beyin en çok glikoz, oksijen, omega üç ve B vitaminine ihtiyaç duyar.
Yatmadan önce ağır yemek yememeliyiz.
Yatmadan önce ezberlemek veya aklımızda tutmak istediğimiz önemli bilgileri tekrarlamalı veya kitap okumalıyız.
Bilgiyi en az unutturan etkinlik uykudur.
Hobimiz olmalı:
Kitap okuma, araştırma yapma, proje hazırlama, sosyal ekinliklere katılma, dil öğrenme, günlük tutma, spor, yürüyüş, yüzme, kuş ve kedi besleme, bisiklete binme, resim yapma, karikatür çizme, ney veya saz çalma, hat yazma, ebru yapma, koleksiyonculuk, günlük tutma, yazı yazma vb.
Mutlu olmak için ibadet ve dualarla ruhumuzu beslemeliyiz.
Rabbimizi sever ve onun emirlerine uyarsak kalbimiz huzur bulur. İnsanlara iyilik yapmak, bitki ve çiçekleri beslemek kalbi besler.
Bilim adamları, beynimizi nasıl geliştirebileceğimizi, bilimsel verilere dayanarak anlatıyorlar.
Ünlü filozof Konfüçyüs, öğrenmede en etkili metodu şöyle özetlemiş:
“Duyarsam unuturum.
Görürsem hatırlarım.
Yaparsam öğrenirim.”
Bu kitabı büyük bir zevkle yazdık. Dönüp zevk alarak yeniden okuduk.
Size de eğlenceli bir okuma saati dileriz. Okumak zihin sporudur, nöronlar arasındaki sinaptik bağları geliştirir.
Mutluluğunuzu artırmak için Sevgili Peygamberimizin tavsiyesine uyunuz ve beşikten mezara kadar ilim öğreniniz. Öğrenmeyi hayatın bir parçası hâline getiriniz.
Her başarı zihinde kazanılır ve beyinle kazanılır.
Allah, herkese milyarlarca sinir hücresinden oluşan bir beyin vermiş. Zihin etkinlikleriyle beyin geliştirilebilir. Her beyin etkinliği, beyinde yeni nöronların görev almasına ve nöronlar arasında yeni bağlantıların doğmasına yol açar. Böylece zekâ gelişir.
Beynimizin inanılmaz ölçüde büyük bir öğrenme kapasitesi var. Dünya nüfusunun 6 milyar olduğunu düşünün. Yaklaşık 1.350 gr. olan beyinde dünya nüfusunun 15-20 katı nöron mevcut. Aralarındaki bağlantı kapasitesi ise sayılamayacak ölçüde, yaklaşık 100 katrilyon… (1)
Ülkemiz 780 bin km². Bu alanı dağ, tepe, göl olmaksızın Afrika’nın balta girmemiş ormanları gibi sık ağaçlı bir alan kabul edin. İşte, ancak bu yüzeye 100 milyar ağaç sığar. Beynimizdeki nöronların sayısı da bu kadardır. Ağaçların yapraklarını, nöronlar arasındaki bağlantı kapasitesi kabul edersek beynin öğrenme, düşünme, proje geliştirme, sanat eseri ortaya koyma gücünü tahmin etmiş oluruz.
Prof. Pyotr Anokhin, nöronların bağlantı kurma kapasitesini 1’den sonra 10.000.000 km daktilo yazısıyla yazılmış sıfırlarla ifade eder.(2)
Prof. Robert Ornstein, beynin neredeyse sınırsız öğrenme potansiyeline sahip olduğunu, herkesin düşünüldüğünden çok daha iyi bir beyin kapasitesine sahip bulunduğunu, beyni kullanımında yaşadığımız sorunların yeteneksizlikten değil, kendimiz ve nasıl çalıştığımız hakkında yeterli bilgi sahibi olmamaktan doğduğunu söyler.(3)
Tony Buzan, her nöronun 10 bin sinaptik bağlantı kurma kapasitesi vardır, der.
Dr. Gary Simall, Hafızanın Kutsal Kitabı adlı eserinde kapasitenin 100 bin olduğunu ifade eder.(4)
Sonuç olarak Wolfgang Goethe, Tony Buzan ve Duckminister Fuller’in kanaati şu:
“Her insan deha potansiyeline sahip.” (5)
Beyin bugüne kadar inandığımızdan çok daha yetenekli.
Bütün mesele beynini verimli kullanarak bu potansiyeli harekete geçirmektir. Sizden başka harikulade zekâ kapasitesine sahip bu beyni harekete geçirecek kimse yoktur. Sakın, ben yapamam, demeyin ve kolları sıvayın.
Arif Nihat Asya bu gerçeği ne güzel ifade etmiş:
“Sen de geçebilirsin anadan, yardan, serden!
Senin de destanını okuyalım ezberden…
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden.
Yürü hâlâ ne diye oyunda, oynaştasın?
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!”
Netice:
Zekânızı geliştirmek ve dehanızı harekete geçirmek elinizdedir.
Beyindeki hücreler sabit değil, öğrendikçe ve beyin faaliyetleri yaptıkça beyin kendini yeniler.
Beşikten mezara kadar ilim öğrenin ve beyninizi yenileyin.