Tasarım, Kodlama, Premium Accounts

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Tasarım, Kodlama, Premium Accounts

Tasarım, Kodlama, Premium Accounts


    Teşkilat-ı Mahsusa

    Trouble
    Trouble
    R00T

    R00T


    Aktiflik :
    Teşkilat-ı Mahsusa Left_bar_bleue950 / 999950 / 999Teşkilat-ı Mahsusa Right_bar_bleue

    Erkek
    Mesaj Sayısı : 1985
    Yaş : 32
    Uzmanlık : PS , PHP , HTML ,
    CSS , C , Tasarım
    Ruh Hali : Teşkilat-ı Mahsusa Psikop10
    Kayıt tarihi : 14/07/07

    Kişi sayfası
    CeuPuan: 999999999

    Teşkilat-ı Mahsusa Empty Teşkilat-ı Mahsusa

    Mesaj tarafından Trouble Cuma Şub. 19, 2010 4:27 am

    Harbiye Nazırı Enver Paşa'ya bağlı olarak 1913 yılında kurulan Teşkilat-ı Mahsusa'nın daire başkanı, Süleyman Askeri Bey idi. Dr. Philip H. Stoddard'a göre 1916 yılında personel sayısı 30 bin kişiye ulaşan örgüt ajanlarının büyük bir kısmı, uzmanlardan oluşmaktaydı. Örgütte doktorlar, mühendisler,gazeteciler, politikacılar ve subayların yanısıra, geçmişi oldukça karanlık ama sadakatlerinden kuşku duyulmayan gerilla savaşı uzmanları da yer alıyordu. Böylesine zengin bir "ajan kadrosu" na sahip olmasına rağmen Türkçe ve yabancı dillerde yayınlanan kitaplarda Teşkilat-ı Mahsusa'dan pek sözedilmemesi, sözedenlerin de yeterince bilgi vermemesi, Stoddard'a göre teşkilatın faaliyet alanı ve personel sayısını gizli tutmakla yükümlü olan Osmanlı devlet adamlarının bir taktik başarısıydı. Bu asrın ilk çeyreğinde faaliyet gösteren Teşkilat-ı Mahsusa, o yıllarda dünyanın en güçlü ve en etkin örgütlerinden biriydi. Ortadoğu ve Kuzey Afrika başta olmak üzere üç kıtada örgütlenen Teşkilat-ı Mahsusa ajanlarının pek azı örgüt mensubu olarak tanınıyordu. Resmi üyelik listeleri bulunmamakla birlikte Kuşçubaşı Eşrefe göre böyle bir listenin yayınlanması, Ortadoğu'daki birçok devlet adamını rahatsız edecekti.

    Casusluk ve karşı casusluk faaliyetleri tarih boyunca olagelmişti ama, doğrusu bunun Batılı anlamda kurumlaşması ilk olarak.Teşkilat-ı Mahsusa ile gerçekleşti..

    EYLEM STRATEJİSİ

    İttihatçıların ittifakları doğrultusunda Teşkilat-ı Mahsusa, Almanya ile hem fınans, hem de teori-pratik eylem birliği içindeydi. Kafkasya, İran, Ortadoğu, Hindistan ve Afganistan bölgelerinde önceleri Almanlarla birliktelik sağlanmış, ancak daha sonraları başgösteren bazı sorunlar nedeniyle bu dayanışma çözülmeye başlamıştı. Almanlar maddi gücü, Teşkilat-ı Mahsusa ise milis ajanları sayesinde bölge halkının desteğini sağlamışlardı. Genel planlama Enver Paşa'nın Alman Genelkurmayı ile koordinasyonu sonucu gerçekleştirilmişti. Uygulama alanında ise Eşref Sencer'in başkanlığında Zübeyde Şaplı, Ahmet Salih Harb, Hilmi Musallimi, ve Hamza Osman Erkan gibi isimler yer alıyordu.

    Teşkilatın gayesi özetle, İslam dünyasını ve Müslüman Türkler'i bir bayrak altında toplamak, yani geniş imparator-luk coğrafyasında yerine göre Panislamizm, yerine göre de Pantürkizm yapmaktı. Ancak İttihatçı kurmayların sanıldığı kadar ütopist olmadıklarını da söylemek gerek. Bu ideolojilere sahip olmalarına rağmen gerçekleşmeyecek bir rüyanın peşinde olduklarının da farkındaydılar. Herşeyden önce, genel konjonktür tümüyle aleyhteydi. Buna karşı onların Teşkilat-ı Mahsusa'dan bekledikleri şey, İslam ülkelerine saldıran Ruslar'a ve İngilizler'e karşı beşinci kol faaliyetlerini sürdürebilmekti.

    Teşkilat-ı Mahsusa'nın faaliyetleri Birinci Dünya Savaşı'nda yoğunluk kazandı. Teşkilat, savaş boyunca savaş ilanını duyurmanın yanında; karşı casusluk, İngiliz istihbarat ve keşif kollarına karşı istihbarata karşı koyma harekatı da gerçekleştirdi. Bu arada teşkilatın askeri operasyonlar yaptığı da bilinen bir gerçek.

    Örgütün ilk çalışma alam Batı Trakya oldu. İlk başkan Süleyman Askeri'nin başında bulunduğu Teşkilat-ı Mahsusa, özel bir tim ile, 1913 İstanbul Anlaşması sonucu Bulgarlar'a terk edilen Batı Trakya'da, Osmanlı Devleti'nden ayrı bağımsız bir Batı Trakya Türk Devleti de kurdu.

    1914 yılının sıcak bir ağustos gününde, daha harp başlamadan Enver Paşa Rauf Orbay'ı İran, Afganistan, Hindistan sahasında ajitasyon ve anti İngiliz eylemler yapmakla görevlendirmişti. İstanbul Harbiye Nezareti Şark Şubesi Başkanı Ömer Fevzi Bey aracılığı ile yürütülen hazırlıklar sonucunda 20 kişilik asker kökenli özel tim, göreve başlamıştı. Ekipte bir ara Çerkes Ethem de görev almış, ancak bölge halkının kayıtsızlığı ve Almanlar'ın ikilik çıkarması sebebiyle eylem takriben bir yıl sonra, Eylül 1915'te sona ermiş ve tim dağılmıştı.

    Afrika'da Trablusgarb, Mısır, Cad, Habeşistan ve Sudan'a kadar ajanlar gönderilmişti. Meşhur Şeyh Ahmed El Sunusi'nin Trablusgarp'tan bir denizaltı ile İstanbul'a kaçırılması, teşkilatın bölgedeki en başarılı eylemi. Ayrıca Enver Paşa'nın Türkistan seferi ve Cemal Paşa'nın Afganistan'a geçirilmesi, en kötü zamanında bile örgütün hareket kabiliyetini göstermesi bakımından önem taşıyor. Bu arada Dünya Savaşı sırasında Nil Nehri üzerindeki su depolarını ve barajları havaya uçurmak, hatta nehrin Sudan ve Habeşistan'daki yataklarım değiştirmek gibi görevler üstlenen Teşkilat-ı Mahsusa'nın bu faaliyetlerine dair belgeler, yıllardır araştırmacılara kapalı tutulan Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı Arşivi'nde saklanıyor. Bu arşivde araştırmacılardan sürekli gizlenen belge sayısının, gayri resmi rakamlara göre 30 bini bulduğunu yeri gelmişken hatırlatmakta fayda var.

    ENTELEKTÜEL ENFORMATİK FAALiYETLER

    Anadolu-İran-Hindistan çizgisinde mezhep ayrılıklarına karşı politika oluşturmak üzere özel bir çalışma başlatan Teşkilat-ı Mahsusa, bir taraftan da emekli yüzbaşı Baha Said Bey'in idaresinde sosyolojik araştırmalar yapıyordu. Ayrıca Hindistan'a Sünni imamlar gönderilmek suretiyle, Kara Vasıf m başkanlığında İslam İhtilal Komitesi o-luşturulmuştu. Baha Said, Rusça dahil beş yabancı dil bilen ve birikimi hayli fazla bir entelektüel olarak önemli görevler üstlenen bir Teşkilat-ı Mahsusa mensubu olarak bilinir.

    Hicaz şeyhlerinin çocuklarının özel olarak eğitilmek üzere Galatasaray Lisesi'ne getirilmesi ve bunun yanısıra Mısır'dan bir grup din adamının Muğla'da bir çiftlikte misafir edilmeleri de teşkilatın faaliyetleri arasında yer alıyordu.

    İttihat Terakki bir yandan Teşkilat-ı Mahsusa gibi faaliyet alanı alabildiğine geniş bir istihbarat örgütü kurarken, öte yandan İslam dünyasında İttihat-ı İslam fikrinin oluşması için eğitim ve yayın faaliyetleri de yapmaktan geri kalmıyordu. Bugüne kadar yapılan araştırmalarda belge bulmak mümkün olmadığından, bu konudaki çalışmalar tarihçiler tarafından atlanmıştı. Doç.Dr. Zekeriya Kurşun'un arşivde bulduğu el değmemiş belgeler sayesinde İttihatçılar'ın, Teşkilat-ı Mahsusa'ya paralel bir sivil örgüt kurduğu belirlendi. Cemiyet-i Hayriye-i İslamiye adıyla oluşturulan bu sivil cemiyet Medine'de bir İslam Üniversitesi kurmayı bile başarmıştı. Teşkilatın en önemli prensiplerinden biri de, sivil ve askeri örgütlerin birbiri ile koordineli bir şekilde çalışmalarını sağlamaktı.

    FAALİYETLERİN SONUÇLARI

    1911-1918 yılları arasında Orta Do-ğu-Orta Asya, Güney Asya, Kuzey ve Orta Afrika'da casusluk, karşı casus-luk, propaganda ve çeşitli operasyonlar yapan Teşkilat-ı Mahsusa'nın faaliyetleri, Osmanlı Devleti'nin yenilmesiyle resmen sona erdi. Teşkilat için çalışan pekçok Arap Osmanlı vatandaşı işgal altındaki kendi ülkelerine dağıldılar.

    Bütün bu gelişmelerden sonra faaliyetler, örgüte bağlı kalmaksızın, bir şekilde devam etti.

    Türk-Arap ilişkileri üzerine önemli çalışmalar yapan Doç. Dr. Zekeriya Kurşun'un araştırmaları sonucunda vardığı neticeye göre, Kuzey Afrika'daki bağımsızlık mücadelelerinde Teşkilat-ı Mahsusa'nın bir hayli etkili olduğu görülüyor. Mesela Sekip Arslan Kuzey Afrika'da milli mücadele fikrini yayarken Satıq El Husri, Arap Birliği'nin fikir babalığını yapıyordu ve bu kimselerin teşkilat ile ilişkileri vardı.

    Teşkilat-ı Mahsusa batmakta olan bir devletin askeri istihbarat örgütü niteliğini taşıyordu. Bu niteliğinden dolayı da parlak başarılar elde etmesi nerdeyse imkansızdı. Orhan Koloğlu devletin içinde bulunduğu sosyo ekonomik durumun örgütü iflasa sürüklediğini söylerken, Dr. Haluk Dursun bu çöküşü teşkilatın rakiplerinin gücüne ve dünyanın en iyileri olmasına bağlıyor. Dursun "Teşkilat-ı Mahsusa amatör bir ruhla ve çok geniş bir coğrafyada yüksek performansı ile faaliyet göstermiştir. Devlet tecrübesi ve felsefesinden doğmuş bir strateji yerine pratik eylem ve militanlık ruhundan kaynaklanan bir hareketti Teşkilat-ı Mahsusa. En büyük handikap ve dezavantajları ise karşılarında rakip olarak bu konuda dünyanın en iyisi İngiliz Entelijans servisi ve E.T. Lawrence'in bulunmasıydı" diyor. Ancak Zekeriya Kurşun teşkilatın karşı casusluk faaliyetlerinde küçümsenmeyecek başarılar elde ettiğini, Şerif Hüseyin isyanının diğer Arap bölgelerine yayılmasının, teşkilatın çalışmaları sayesinde önlendiğini ve Arabistan'da İbn Reşid, Yemen'de ise İmam Yahya'nın savaşın sonuna kadar Osmanlı Devleti'ne bağlı kaldığını hatırlatıyor.

    MİLLİ MÜCADELE VE TEŞKİLAT-I MAHSUSA

    Bütün olumsuzluklara rağmen Mütareke Devri İstanbul'unda ve Anadolu'sunda Teşkilat-ı Mahsusa'nın faaliyetleri durmak bilmedi. Zamana ve zemine çok çabuk adapte olup faaliyete geçebilen bu örgüt mensupları İstanbul'da Milli Kongre olarak bilinen cemiyeti de oluşturdular. Tarihçi Dr.Haluk Dursun "Mütareke Devri İstanbul'unda Milli Kongre çatısı altında birleşen ve milli direnişi destekleyen eski Teşkilat-ı Mahsusacı; bilim, fikir adamları, sanatçılar, doktorlar, gazeteciler yani imparatorluk entelektüelleri özellikle yabancı dilde gazete, kitap çıkararak milli tezleri dünya kamuoyunda savunmuşlardır. Ayrıca o şartlarda Cenevre, Paris, Budapeşte, Londra gibi merkezlerde kitap, gazete yayınlamak imparatorluk kadrosunun vizyon ve misyon bakımından seviyesini gösterir" diyor.

    1918'de resmen sona eren Teşkilat-ı Mahsusa faaliyetleri devam eder. Kara Kemal, Kara Vasıf, Baha Said öncülüğünde Karakol Cemiyeti kurulmuş ve Milli Mücadele'nin temeli atılmıştı. Bunlar hem Anadolu'ya silah ve asker geçirilmesini sağlamışlar hem de Mustafa Kemal'in faaliyetlerinde önemli rol oynamışlardır

    . Adeta Enver Paşa'nın kurup harekete geçirdiği Teşkilat-ı Mahsusa'dan asıl Mustafa Kemal ürün aldı. Yrd. Doç. Dr. Süleyman Beyoğlu, Milli Mücadele'yi Teşkilat-ı Mahsusa'nın teşkilatlandırdığını bütün gizli örgütlerin bu teşkilatta çalışarak tecrübe kazanmış kişilerce kurulduğunu belirterek "İnsan ve silah kaçırmaktan propaganda ve casusluk hizmetlerine kadar ciddi hizmetler yaptılar. Mustafa Kemal bu örgütlerin farkındaydı" diyor. Mustafa Kemal bir süre beraber çalışmayı uygun gördüğü bu etkin gizli teşkilatlarla daha sonra hesaplaşma yoluna gitti. Bu çatışma tarihçilere göre kaçınılmazdı.


    Karakol Örgütü ile Ankara arasında ortaya çıkan bu sorunlar, Mustafa Kemal`i yeni arayışlara yöneltecektir. Mustafa Kemal örgütün İttihatçı yapısından oldukça rahatsızdır. Hatta görüşmeleri sırasında Kara Vasıf`a Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeleri dışında oluşturulan bu örgütün müstakil çalışmalarına karşı olduğunu belirtmiştir.16 Mart 1920`de yaşanan baskın olayından sonra tutuklanan Karakol Örgütü yöneticilerinden Şevket ve Kara Vasıf Beylerin İngilizlerce Malta`ya sürgün edilmeleri Karakol Örgütü`nü zor durumda bırakır. Bu, İngilizlerin bir çökertme operasyonudur. İngilizler tarafından Malta`ya sürülenler bu örgütün belkemiğidirler. Bu isimlerden bazı önemli olanları şunlardır : Albay Galatalı Şevket ( İstanbul Merkez Komutanı ), Albay Kara Vasıf ( Karakol Örgütünün Kurucusu), Ali Sait Paşa, Refet Paşa, Ali Fethi Okyar, Ali İhsan Paşa, Hacı Mehmet Paşa ( Enver Paşa`nın Babası) ve bir çok önemli isim Malta`ya sürülmüştür.Aslında örgüt İttihatçılık anlamında dağılmaz ve sürer. Mustafa Kemal daha sonra bu örgütün çalışmalarını zararlı bulduğunu belirtecektir. Malta sürgününün ardından toparlanma çalışmaları sırasında Karakol Cemiyeti büyük bir gedik verecektir. Bu istihbarat açığının adı Mustafa Sagir`dir. Karakol cemiyetinin içine sızan İngiliz gizli servisi elde ettiği adamlarıyla Mustafa Sagir adlı ajanı Ankara`ya gönderir ve Mustafa Kemal`i öldürmekle görevlendirir. Bu konuda ortaya çıkan sorun, Ankara hükümetince halledilir. Ancak grup resmen 1920`de dağıtılır.Örgütün dağılması emrini veren otoritenin Ankara olduğu ve Mustafa Kemal`in bu örgüte karşı duyduğu güvensizliğin bunda etkili olduğu kesindir.Bu arada geride kalanlar küçük istihbarat, kaçakçılık, sabotaj grupları olarak çalışırlar.İttihatçıların muhalif hareketleri ancak 1923`te Milli Mücadeleden sonra bitirilebilecektir.


    Philip H. Stoddard'ın Eşref Kuşçubaşı'ndan aldığı teşkilat listesinde de görüldüğü gibi Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal'in de teşkalatla ilişkisi olmuştu. Mustafa Kemal teşkilatla ilişkisi Trablusgarp Savaşı'nda mahalli milisleri örgütlemekle başlamıştı. Mustafa Kemal daha sonra Enver Paşa ile olan ihtilafı nedeniyle teşkilata biraz mesafeli durmayı tercih ediyor. Orhan Koloğlu'nun belirttiğine göre de Enver Paşa Trablusgarp'ta Bedevi Araplarla bir İslam imparatorluğu kurabileceğini raporlarına yazarken Mustafa Kemal dönemin genelkurmayına bedevilerle hiç bir iş yapılamayacağına dair bir rapor gönderiyordu. O dönemde teşkilat henüz kurulmamasına rağmen fiili olarak görev yapıyordu.

    Gerek İstiklal Savaşı'nda gerekse cumhuriyet sonrasında önemli roller oynayan Rauf Orbay, İstiklal Mahkemeleri'ne başkanlık eden Ali Çetinkaya, Cumhuriyet döneminin önemli isimlerinden Ali Fethi Okyar, T.C'ye bakanlık ve başbakanlık yapan Dr. Refik Saydam, ******'ün yaveri piyade subayı Rasuhi, THK Başkanlığı yapan Fuat Bulca, İstiklal Marşı'nın yazan ve Kurtuluş Savaşı'nın manevi dinamiklerinden Mehmet Akif Ersoy da teşkilatta çalışmıştı.


    En son CyberTrouble tarafından Cuma Şub. 19, 2010 4:31 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
    Trouble
    Trouble
    R00T

    R00T


    Aktiflik :
    Teşkilat-ı Mahsusa Left_bar_bleue950 / 999950 / 999Teşkilat-ı Mahsusa Right_bar_bleue

    Erkek
    Mesaj Sayısı : 1985
    Yaş : 32
    Uzmanlık : PS , PHP , HTML ,
    CSS , C , Tasarım
    Ruh Hali : Teşkilat-ı Mahsusa Psikop10
    Kayıt tarihi : 14/07/07

    Kişi sayfası
    CeuPuan: 999999999

    Teşkilat-ı Mahsusa Empty Geri: Teşkilat-ı Mahsusa

    Mesaj tarafından Trouble Cuma Şub. 19, 2010 4:28 am

    Teskilattaki ünlüler

    Enver Pasa, Binbasi Süleyman Askeri, Esref Kusçubasi, Rauf Orbay, Çerkes Ethem, Abdulaziz El-Sinusi, Dr. Esat Isik Pasa, Hüsamettin Ertürk, Mehmet Akif Ersoy, Cezayirli Emir Ali, Afyonlu Ali Çetinkaya, Ali Fethi Okyar, Binbasi Misirli Aziz Ali Bey (sonradan Misir ordusunda general), Nuri Killigil (Enver'in kardesi sonradan önemli sanayici), Binbasi Fuat Bulca (sonradan THK Baskani), Tegmen Islam Bey (Fuat Pasa'nin oglu), Binbasi Mustafa Kemal Bey, Yüzbasi Manastirli Nuri Conker (Osm. Meclisi Mebusan azasi), Dr. Refik Saydam (sonradan bakan ve basbakan), Piyade Yüzbasi Çerkes Resit (Çerkes Ethem'in agabeyi), Tegmen Yakup Cemil (1916'da vatana ihanetten asildi), Dr. Bahattin Sakir, Mithat Sükrü Bleda, Ohrili Eyüb Sabri, Fuat Balkan, Teymen Hilmi Musallimi (1915 Süveys Kanali Harekati'nda Kürt mücahitlerin komutani, Said Halim Pasa'nin katibi), Ismail Canbulat (1926 îstiklal Mahkemesi'nde asildi), piyade subayi Rasuhi (sonradan Mustafa Kemal'in yaveri), Filibeli Hilmi Bey (Ittihat Terakki Müfettisi, 1926'da asildi), Serif Burgiba (Habib Burgiba'nin babasi), Arabistan'da îbn-ür Resid.

    (P.H.Stoddard'in Esref Kusçubasi'ndan dinleyip hazirladigi listeden derlenmistir.)
    Trouble
    Trouble
    R00T

    R00T


    Aktiflik :
    Teşkilat-ı Mahsusa Left_bar_bleue950 / 999950 / 999Teşkilat-ı Mahsusa Right_bar_bleue

    Erkek
    Mesaj Sayısı : 1985
    Yaş : 32
    Uzmanlık : PS , PHP , HTML ,
    CSS , C , Tasarım
    Ruh Hali : Teşkilat-ı Mahsusa Psikop10
    Kayıt tarihi : 14/07/07

    Kişi sayfası
    CeuPuan: 999999999

    Teşkilat-ı Mahsusa Empty Geri: Teşkilat-ı Mahsusa

    Mesaj tarafından Trouble Cuma Şub. 19, 2010 4:29 am

    Teskilat-i Mahsusa'nin faaliyetleri Birinci Dünya Savasi'nda yogunluk kazandi. Teskilat, savas boyunca savas ilanini duyurmanin yaninda; karsi casusluk, Ingiliz istihbarat ve kesif kollarina karsi istihbarata karsi koyma harekati da gerçeklestirdi. Bu arada teskilatin askeri operasyonlar yaptigi da bilinen bir gerçek.

    Örgütün ilk çalisma alani Bati Trakya oldu. îlk baskan Süleyman Askeri'nin basinda bulundugu Teskilat-i Mahsusa, özel bir tim ile, 1913 Istanbul Anlasmasi sonucu Bulgarlar'a terk edilen Bati Trakya'da, Osmanli Devleti'nden ayri bagimsiz bir Bati Trakya Türk Devleti de kurdu.

    1914 yilinin sicak bir agustos gününde, daha harp baslamadan Enver Pasa Rauf Orbay'i îran, Afganistan, Hindistan sahasinda ajitasyon ve anti îngiliz eylemler yapmakla görevlendirmisti. Istanbul Harbiye Nezareti Sark Subesi Baskani Ömer Fevzi Bey araciligi ile yürütülen hazirliklar sonucunda 20 kisilik asker kökenli özel tim, göreve baslamisti. Ekipte bir ara Çerkes Ethem de görev almis, ancak bölge halkinin kayitsizligi ve Almanlar'in ikilik çikarmasi sebebiyle eylem takriben bir yil sonra, Eylül 1915'te sona ermis ve tim dagilmisti.

    Afrika'da Trablusgarb, Misir, Çad, Habesistan ve Sudan'a kadar ajanlar gönderilmisti. Meshur Seyh Ahmed El Sunusi'nin Trablusgarp'tan bir denizalti ile Istanbul'a kaçirilmasi, teskilatin bölgedeki en basarili eylemi. Ayrica Enver Pasa'nin Türkistan seferi ve Cemal Pasa'nin Afganistan'a geçirilmesi, en kötü zamaninda bile örgütün hareket kabiliyetini göstermesi bakimindan önem tasiyor. Bu arada Dünya Savasi sirasinda Nil Nehri üzerindeki su depolarini ve barajlari havaya uçurmak, hatta nehrin Sudan ve Habesistan'daki yataklarini degistirmek gibi görevler üstlenen Teskilat-i Mahsusa'nin bu faaliyetlerine dair belgeler, yillardir arastirmacilara kapali tutulan Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüd Baskanligi Arsivi'nde saklaniyor. Bu arsivde arastirmacilardan sürekli gizlenen belge sayisinin, gayri resmi rakamlara göre 30 bini buldugunu yeri gelmisken hatirlatmakta fayda var.

    ENTELEKTÜEL ENFORMATlK FAALIYETLER

    Anadolu-Iran-Hindistan çizgisinde mezhep ayriliklarina karsi politika olusturmak üzere özel bir çalisma baslatan Teskilat-i Mahsusa, bir taraftan da emekli yüzbasi Baha Said Bey'in idaresinde sosyolojik arastirmalar yapiyordu. Ayrica Hindistan'a Sürini imamlar gönderilmek suretiyle, Kara Vasifin baskanliginda Islam Ihtilal Komitesi olusturulmustu. Baha Said, Rusça dahil bes yabanci dil bilen ve birikimi hayli fazla bir entelektüel olarak önemli görevler üstlenen bir Teskilat-i Mahsusa mensubu olarak bilinir.

    Hicaz seyhlerinin çocuklarinin özel olarak egitilmek üzere Galatasaray Lisesi'ne getirilmesi ve bunun yanisira Misir'dan bir grup din adaminin Mugla'da bir çiftlikte misafir edilmeleri de teskilatm faaliyetleri arasinda yer aliyordu.

    Ittihat Terakki bir yandan Teskilat-i Mahsusa gibi faaliyet alani alabildigine genis bir istihbarat örgütü kurarken, öte yandan Islam dünyasinda Ittihati Islam fikrinin olusmasi için egitim ve yayin faaliyetleri de yapmaktan geri kalmiyordu. Bugüne kadar yapilan arastirmalarda belge bulmak mümkün olmadigindan, bu konudaki çalismalar tarihçiler tarafmdan atlanmisti. Doç.Dr. Zekeriya Kursun'un arsivde buldugu el degmemis belgeler sayesinde Ittihatçilar'in, Teskilat-i Mahsusa'ya paralel bir sivil örgüt kurdugu beliriendi. Cemiyeti Hayriyei Islamiye adiyla olusturulan bu sivil cemiyet Medine'de bir Islam Üniversitesi kurmayi bile basarmisti. Teskilatin en önemli prensiplerinden biri de, sivil ve askeri örgütlerin birbiri ile koordineli bir sekilde çalismalarmi saglamakti.[b]
    Trouble
    Trouble
    R00T

    R00T


    Aktiflik :
    Teşkilat-ı Mahsusa Left_bar_bleue950 / 999950 / 999Teşkilat-ı Mahsusa Right_bar_bleue

    Erkek
    Mesaj Sayısı : 1985
    Yaş : 32
    Uzmanlık : PS , PHP , HTML ,
    CSS , C , Tasarım
    Ruh Hali : Teşkilat-ı Mahsusa Psikop10
    Kayıt tarihi : 14/07/07

    Kişi sayfası
    CeuPuan: 999999999

    Teşkilat-ı Mahsusa Empty Geri: Teşkilat-ı Mahsusa

    Mesaj tarafından Trouble Cuma Şub. 19, 2010 4:30 am

    FAALIYETLERlN SONUÇLARI

    1911-1918 yillari arasinda Orta Dogu-Orta Asya, Güney Asya, Kuzey ve Orta Afrika'da casusluk, karsi casusluk, propaganda ve çesitli operasyonlar yapan Teskilat-i Mahsusa'nin faaliyetleri, Osmanli Devleti'nin yenilmesiyle resmen sona erdi. Teskilat için çalisan pek çok Arap Osmanli vatandasi isgal altindaki kendi ülkelerine dagildilar.

    Bütün bu gelismelerden sonra faaliyetler, örgüte bagli kalmaksizin, bir sekilde devam etti.

    Teskilat-i Mahsusa'nin vazife telakkisi

    Esref Kusçubasi anlatiyor, "îçimizde kimsenin kaybedecek birseyi yok. Davamizin hakli olduguna ve çalismalarimizin mühim olduguna inanmistik. Sonunda kazanamayacak olusumuzu gözardi etmeye meyyaldik. Hiç degilse, harbin sonunda etrafimizdaki dünya çökmeden, ufak tefek bir kaç zafer kazanabilirdik. Durmadan çahstim... Bu ise gönül vermistim, mantik ne derse desin.. hiçbir zaman filozofyahut siyasetçi olmadim ve bu isten iyi dostlar, yara izleri ve kalça çikigi, birkaç madalya ve memleketim için çok iyi dögüçtügümü bilmenin verdigi tatmin disinda hiçbir sey elde etmedim."

    Türk-Arap iliskileri üzerine önemli çalismalar yapan Doç. Dr. Zekeriya Kursun'un arastirmalari sonucunda vardigi neticeye göre, Kuzey Afrika'daki bagimsizlik mücadelelerinde Teskilat-i Mahsusa'nin bir hayli etkili oldugu görülüyor. Mesela Sekip Arslan Kuzey Afrika'da milli mücadele fikrini yayarken Sadik El-Husri, Arap Birligi'nin fikir babaligini yapiyordu ve bu kimselerin teskilat ile iliskileri vardi.

    Teskilat-i Mahsusa batmakta olan bir devletin askeri istihbarat örgütü niteligini tasiyordu. Bu niteliginden dolayi da parlak basarilar elde etmesi nerdeyse imkansizdi. Orhan Kologlu devletin içinde bulundugu sosyo ekonomik durumun örgütü iflasa sürükledigini söylerken, Dr. Haluk Dursun bu çöküsü teskilatin rakiplerinin gücüne ve dünyanin en iyileri olmasina bagliyor. Dursun "Teskilat-i Mahsusa amatör bir ruhla ve çok genis bir cografyada yüksek performansi ile faaliyet göstermistir. Devlet tecrübesi ve felsefesinden dogmus bir strateji yerine pratik eylem ve militanlik ruhundan kaynaklanan bir hareketti Teskilat-i Mahsusa. En büyük handikap ve dezavantajlari ise karsilarinda rakip olarak bu konuda dünyanin en iyisi îngiliz Entelijans servisi ve E.T. Lawrence'in bulunmasiydi" diyor. Ancak Zekeriya Kursun, teskilatin karsi casusluk faaliyetlerinde küçümsenmeyecek basarilar elde ettigini, Serif Hüseyin isyaninin diger Arap bölgelerine yayilmasinin, teskilatin çalismalari sayesinde önlendigini ve Arabistan'da îbn Resid, Yemen'de ise îmam Yahya'nin savasin sonuna kadar Osmanli Devleti'ne bagli kaldigini hatirlatiyor.

    MlLLl MÜCADELE VE TESKlLAT-I MAHSUSA

    Bütün olumsuzluklara ragmen Mütareke Devri Istanbul'unda ve Anadolu'sunda Teskilat-i Mahsusa'nin faaliyetleri durmak bilmedi. Zamana ve zemine çok çabuk adapte olup faaliyete geçebilen bu örgüt mensuplari Istanbul'da Milli Kongre olarak bilinen cemiyeti de olusturdular. Tarihçi Dr. Haluk Dursun "Mütareke Devri Istanbul'unda Milli Kongre çatisi altinda birlesen ve milli direnisi destekleyen eski Teskilat-i Mahsusaci; bilim, fikir adamlari, sanatçilar, doktorlar, gazeteciler yani imparatorluk entelektüelleri özellikle yabanci dilde gazete, kitap çikararak milli tezleri dünya kamuoyunda savunmuslardir. Ayrica o sartlarda Cenevre, Paris, Budapeste, Londra gibi merkezlerde kitap, gazete yayinlamak imparatorluk kadrosunun vizyon ve misyon bakimindan seviyesini gösterir" diyor.

    1918'de resmen sona eren Teskilat-i Mahsusa faaliyetleri devam eder. Kara Kemal, Kara Vasif, Baha Said öncülügünde Karakol Cemiyeti kurulmus ve Milli Mücadele'nin temeli atilmisti. Bunlar hem Anadolu'ya silah ve asker geçirilmesini saglamislar hem de Mustafa Kemal'in faaliyet ve kongresinde bunlar olusturdu. Adeta Enver Pasa'nin kurup harekete geçirdigi Teskilat-i Mahsusa'dan asil Mustafa Kemal ürün aldi. Yrd. Doç. Dr. Süleyman Beyoglu, Milli Mücadele'yi Teskilat-i Mahsusa'nin teskilatlandirdigini bütün gizli örgütlerin bu teskilatta çalisarak tecrübe kazanmis kisilerce kuruldugunu belirterek "însan ve silah kaçirmaktan propaganda ve casusluk hizmetlerine kadar ciddi hizmetler yaptilar. Mustafa Kemal bu örgütlerin farkindaydi" diyor. Mustafa Kemal bir süre beraber çalismayi uygun gördügü bu etkin gizli teskilatlarla daha sonra hesaplasma yoluna gitti. Bu çatisma tarihçilere göre kaçinilmazdi.

    Philip H. Stoddard'in Esref Kusçubasi'ndan aldigi teskilat listesinde de görüldügü gibi Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal'in de teskalatla iliskisi olmustu. Mustafa Kemal teskilatla iliskisi Trablusgarp Savasi'nda mahalli milisleri örgütlemekle baslamisti. Mustafa Kemal daha sonra Enver Pasa ile olan ihtilafi nedeniyle teskilata biraz mesafeli durmayi tercih ediyor. Orhan Kologlu'nun belirttigine göre de Enver Pasa Trablusgarp'ta Bedevi Araplar'la bir Islam imparatorlugu kurabilecegini raporlarina yazarken Mustafa Kemal dönemin genelkurmayina bedevilerle hiç bir is yapilamayacagina dair bir rapor gönderiyordu. O dönemde teskilat henüz kurulmamasina ragmen fiili olarak görev yapiyordu.

    Gerek Istiklal Savasi'nda gerekse cumhuriyet sonrasinda önemli roller oynayan Rauf Orbay, îstiklal Mahkemeleri'ne baskanlik eden Ali Çetinkaya, Cumhuriyet döneminin önemli isimlerinden Ali Fethi Okyar, T.C'ye bakanlik ve basbakanlik yapan Dr. Refik Saydam, ******'ün yaveri piyade subayi Rasuhi, THK Baskanligi yapan Fuat Bulca, îstiklal Marsi'nin yazari ve Kurtulus Savasi'nin manevi dinamiklerinden Mehmet Akif Ersoy da teskilatta çalismisti.
    Trouble
    Trouble
    R00T

    R00T


    Aktiflik :
    Teşkilat-ı Mahsusa Left_bar_bleue950 / 999950 / 999Teşkilat-ı Mahsusa Right_bar_bleue

    Erkek
    Mesaj Sayısı : 1985
    Yaş : 32
    Uzmanlık : PS , PHP , HTML ,
    CSS , C , Tasarım
    Ruh Hali : Teşkilat-ı Mahsusa Psikop10
    Kayıt tarihi : 14/07/07

    Kişi sayfası
    CeuPuan: 999999999

    Teşkilat-ı Mahsusa Empty Geri: Teşkilat-ı Mahsusa

    Mesaj tarafından Trouble Cuma Şub. 19, 2010 4:31 am

    Teskilat-i Mahsusa K.Afrika'da istiklal fikrini yaydi

    Ittihat Terakki 2. Mesrutiyeti ilan ettirdikten sonra imparatorlukta sahte kaynasma yasandi. Ama hemen ardindan 1909'da imparatorlukta yasayan muhtelif unsurlarda 'milli hedefler' ortaya çikti. Balkan Harbi sonrasinda artik Ittihatçilarin politikasi Osmanliciliktan Islamciliga kaydi. Tenkit ettikleri Abdülhamit politikalarini ülke ve dünya sartlari onlara adeta dikte ettirdi. Emperyalistlere karsi bülün Müslümanlari harekete geçirmek için sivil örgütler kuruluyor. Bunlardan birisi Cemiyeti Hayriye-i Islamiye kuruluyor amaci da egitimi yayginlastirarak Müslümanlar arasindaki dayanismayi artirmak olarak tesbit ediliyor. Bu gaye ile Medine'de bir Islam Üniversitesi kuruluyor. Bununla Abdülhamit'in Hicaz Demiryolu Projesi ile olusturmak istedigi Ittihat-i Islam fikrini, Islami dayanismayi tesis etmeye çalisiyorlardi. Fikri altyapi olusturulurken ittihatçilar istihbarat ihtiyaci için Emniyet-i Umumiye içinde Heyeti Istihbariye teskil ediliyor. Devlet bünyesindeki subelerle bilgi toplaniyor. Trablusgarp Savasi'ndan sonra Teskilat-i Mahsusa kuruluyor ve hem bilgiyi degerlendirme hem de gerektiginde askeri operasyon yapiyor.

    Arsivde buldugum bir belge teskilatin çalismasi hakkinda fikir vermektedir; Osmanli askeri Katar'dan çekilirken Teskilat-i Mahsusa görevlisi Ömer Fevzi Bey, Enver Pasa'ya yazdigi mektupta "Anlasma üzerine askerlerimizi çekiyoruz; ama halkin durumu müsait. Libya'daki gibi milisleri organize ederek mi çikalim?" diye soruyordu.

    Osmanli sonrasinda Kuzey Afrika'da verilen bagimsizlik mücadelesinde Teskilat-i Mahsusa'nin etkisi vardir. Mesela Sekip Arslan Kuzey Afrika'da milli mücadele fikrini yaymistir, Sati' El Husri Arap Birligi fikrinin babasidir ve teskilattandi. Gerek manda yönetimi altinda gerekse bagimsizligini kazandiktan sonra Arap devletlerinin yöneticileri Osmanli okullarindan mezun idiler ve Teskilat-i Mahsusa ile alakalari olabilir. Bunlari mahalli arsivlerin tetkiki ile anlayabilecegiz.

    Dogu ve Kuzey Afrika Bedeviler arasinda yapilan sözlü tarih arastirmalarinda hala, îngiliz istihbarat örgütleri ve kesif kollarina karsi, istihbarata karsi koyma harekati gerçeklestiren basta Esref Kuççubasi ve Teskilat-i Mahsusa örgütünün kahramanliklarinin anlatildigi tesbit edilmistir."

      Forum Saati Paz Mayıs 19, 2024 5:55 pm