Üstad-ı Azam Celil Layiktez’in açıklamaları masonları bir kere daha kamuoyunun gündemine oturttu. Oysa bu konuda bilinmeyen öyle çok şey var ki… Mesela ******’ün mason olup olmadığı…
Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar ( Amc.. Ağızlılar koydukları ve sık sık yazdıkları isme bak.. Sorunları var tabi ib..lerin ) Locası Üstad-ı Azamı Celil Layiktez’in gazetelere yansıyan beyanatı, dikkatleri yakın tarihin karanlık sayfalarına yöneltti. Layiktez’e göre Masonların, Selanik’ten İstanbul’a yürüyen Hareket Ordusu’nun harekátında önemli bir payı bulunuyor. Hatta Abdülhamid’i tahttan indirme kararını tebliğe gönderilen 5 kişinin tamamı Masondu (biz 4 kişi diye biliyorduk).
Masonluk kapalı bir kutu. Belgeler neredeyse yok gibi. Masonluğun Türkiye serüvenini inşa etmek için pek çok parçayı itinayla toplamanız gerekiyor.
Bu yazıda Masonlukla ilgili bazı soruları kısaca cevaplandırmaya çalışacağım. (Kuşkusuz bilgilerimizin hemen tamamen Mason kaynaklarına dayandığı unutulmamalıdır, zaten başka türlüsü de mümkün değildir.)
1. Türkiye’de ilk Mason teşkilatı ne zaman, nasıl kuruldu ve kapatıldı?
Osmanlı Devleti sınırları içinde ilk Mason locası, Lale Devri’nin zevk çılgınlığı içerisinde kurulmuştur. 1721 yılında Galata’da, Arap Camii civarında açılan loca, 1748’de I. Mahmud tarafından kapattırılmış ve Masonluk yasaklanmıştır.
2. Bilinen ilk Türk Masonu kimdir?
Paris’e giden ilk Osmanlı Büyükelçisi Yirmisekiz Mehmed Çelebi’nin oğlu Said Çelebi, kayıtlarda adı geçen ilk Türk Masonudur. Sadrazamlığa kadar yükselmiştir. İlginç olan nokta, ilk Türk matbaasının kurucusu olan İbrahim Müteferrika’nın adının da Mason olarak geçmesidir.
3. Osmanlı Devleti’nde Masonlukla ilgili bulunan ilk belge hangisidir?
Andrea Rizopoulos’un Fener Rum Patrikhanesi Arşivi’nde bulduğu bir belge, Fransız Masonlarına ait bir ayin metni olup Rumcaya yapılan bir çeviridir ve 1747 tarihini taşımaktadır.
4. Yeniçerilikle Masonluk arasında herhangi bir bağlantı var mıydı?
Yeniçeri Ocağı mensupları, Hacı Bektaş Veli’yi pir sayar ve Bektaşi olduklarını iddia ederlerdi. (Gerçi Mevlevi Yeniçerilere rastlamak da mümkündü.) Bektaşilerin, dini konuları biraz geniş yorumladıkları malum. İşte 1826’da II. Mahmud Yeniçeri Ocağı’nı ortadan kaldırırken, onun dışarıdaki uzantısı ve üssü olarak bilinen Bektaşi tekkelerini kapattırıp Nakşilere devrederken, bir süredir yeniden palazlanan Mason localarının faaliyetleri göze batmış, bu yüzden bir tür Bektaşi kabul edilerek kapatılmışlar, mensupları ise sürgüne gönderilmiştir. Böylece Mason localarını kapatan ikinci padişahın adı da garip bir tesadüfle Mahmud olmuştur.
5.Tanzimat bir Mason darbesi miydi?
Özellikle sağ kesimde Tanzimat’ın bir Mason hareketi olduğu tezi, yaygındır. Buna en güçlü kanıt olarak Tanzimat’ı ilan ettiren Sadrazam Mustafa Reşid Paşa’nın Masonluğunu gösterirler. Elimizde bunu kanıtlayacak somut bir belge bulunmamaktadır. Ancak onun döneminde Mason teşkilatlarına göz kırpıldığını ve 1839’dan sonra verdiği gayri resmi izinle Masonluğun Türkiye’de gelişmeye başladığı inkár olunamaz. Bu süreç, 1854-56 Kırım Harbi yıllarında doruğuna ulaşacaktır. Sonuç olarak Tanzimat’ın bir Mason darbesi olduğu söylenemese de, Masonluğun Türkiye’deki modern tarihinin başlangıcı olduğu gerçektir.
6. V. Murad Mason muydu?
Masonlara göre, evet. Masonluğa girdiği yer: Kadıköy. Tarih: 20 Ekim 1872. Abdülmecid’in Murad dışında iki oğlu, Nureddin ve Kemaleddin de aynı törenle Masonluğa girmişlerdi. Kaldı ki, Abdülhamid’in Çırağan Sarayı’na kapattırdığı V. Murad’ı kaçırmak için Masonlar tarafından iki teşebbüs yapılmıştır. Birincisi Ali Suavi tarafından (20 Mayıs 1878’de başarısızlıkla sonuçlanmış), ikincisi Skalyeri-Aziz Bey Komitesi tarafından (24 Haziran 1878’de ortaya çıkarılmıştır).
7. Abdülaziz’in tahttan indirilmesi ve öldürülmesi bir Mason operasyonu muydu?
Abdülaziz döneminde Masonlar, Abdülmecid dönemindeki rahat çalışma ortamını bulamamışlardı. Onları sıkı bir takibe aldıran Abdülaziz, göz açtırmıyordu. Bu yüzden Mithat Paşa, Ziya Paşa gibi Masonlar tarafından kurulan ve yönetilen bir cunta eliyle 1876 Mayıs’ında tahttan indirilmiş ve birkaç gün sonra Feriye Sarayı’nda ölü bulunmuştu. Bileklerini keserek intihar ettiği söylendi ama Masonlar dahil kimse bu yalana inanmadı, isteyen Celil Layiktez’in makalesinde suicide, ‘intihar’ kelimesinin yanındaki soru işaretine (?) bakabilir. Amaç, Mason yapılan V. Murad’ı yeniden tahta çıkarmaktı.
8. II. Abdülhamid Masonlarla nasıl mücadele etti?
II. Abdülhamid işe Mithat Paşa’yı sürgüne göndermekle başladı ve iktidarı Mason hakimiyetinden kurtarmayı başardı. Hatta bu yüzden Proodos Locası Üstad-ı Muhteremi Kleanti Skalyeri tarafından öldürülmek istendi. Masonları, sıkı kontrol altına alan Abdülhamid, Masonluğun ne olduğunu, amaçlarını ve güçlerini gayet iyi biliyordu ve bu yüzden körü körüne üzerlerine gitmedi. Daha incelikli bir siyaset takip ederek kontrolü altında aldı. Zaman zaman gizli localara baskınlar düzenletip belgelerini ele geçirtmekle birlikte İstanbul’daki İngiliz locasına cömert bağışlarda bulunduğu da biliniyor. Amacı, Avrupa’da kralları ve parlamentoları nüfuzu altına almış bulunan Masonluğu kışkırtmadan kendi istediği yönde kullanmaktı. Hatta yerli bir Mason locası kurup başına geçmek istediği yolunda bir rivayet Mason çevrelerinde yaygındır. Aslında yapmak istediği, Masonları kullanmaktı. Tabii bu, Masonluk için affedilmez bir suç demekti. Cezası da aynı şekilde ağır olacaktı.
9. Hareket Ordusu bir Mason organizasyonu muydu?
Masonluğun Jön Türk devrimine hizmeti gizli saklı bir konu değil. 1901-1908 arasında Makedonya locasında Masonluğa kabul edilen 188 kişiden 23’ünün 2. ve 3. orduya mensup Osmanlı subayları olduğunu biliyoruz. Hareket Ordusu’nun bir kısım subaylarının ve Talat, Manyasizade Refik ve Cavid Beyler gibi İttihatçı önderlerin Masonlukları gerçek olmakla birlikte, mesele Masonlar tarafından kast-ı mahsusla abartılıyor. Sebebi ise basit: Modern Türkiye’nin doğuşu sayılan Jön Türk iktidarını sahiplenmekle bu ülkenin gerçek kurucularının kendileri olduğu mesajını vermiş oluyorlar. Masonlar, İttihatçıların 1910’dan sonra dizginleri ellerine alma çabaları karşısında bu defa onların da aleyhine dönecek ve Osmanlı’nın parçalanmasına yöneleceklerdir.
Star gazetesi
Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar ( Amc.. Ağızlılar koydukları ve sık sık yazdıkları isme bak.. Sorunları var tabi ib..lerin ) Locası Üstad-ı Azamı Celil Layiktez’in gazetelere yansıyan beyanatı, dikkatleri yakın tarihin karanlık sayfalarına yöneltti. Layiktez’e göre Masonların, Selanik’ten İstanbul’a yürüyen Hareket Ordusu’nun harekátında önemli bir payı bulunuyor. Hatta Abdülhamid’i tahttan indirme kararını tebliğe gönderilen 5 kişinin tamamı Masondu (biz 4 kişi diye biliyorduk).
Masonluk kapalı bir kutu. Belgeler neredeyse yok gibi. Masonluğun Türkiye serüvenini inşa etmek için pek çok parçayı itinayla toplamanız gerekiyor.
Bu yazıda Masonlukla ilgili bazı soruları kısaca cevaplandırmaya çalışacağım. (Kuşkusuz bilgilerimizin hemen tamamen Mason kaynaklarına dayandığı unutulmamalıdır, zaten başka türlüsü de mümkün değildir.)
1. Türkiye’de ilk Mason teşkilatı ne zaman, nasıl kuruldu ve kapatıldı?
Osmanlı Devleti sınırları içinde ilk Mason locası, Lale Devri’nin zevk çılgınlığı içerisinde kurulmuştur. 1721 yılında Galata’da, Arap Camii civarında açılan loca, 1748’de I. Mahmud tarafından kapattırılmış ve Masonluk yasaklanmıştır.
2. Bilinen ilk Türk Masonu kimdir?
Paris’e giden ilk Osmanlı Büyükelçisi Yirmisekiz Mehmed Çelebi’nin oğlu Said Çelebi, kayıtlarda adı geçen ilk Türk Masonudur. Sadrazamlığa kadar yükselmiştir. İlginç olan nokta, ilk Türk matbaasının kurucusu olan İbrahim Müteferrika’nın adının da Mason olarak geçmesidir.
3. Osmanlı Devleti’nde Masonlukla ilgili bulunan ilk belge hangisidir?
Andrea Rizopoulos’un Fener Rum Patrikhanesi Arşivi’nde bulduğu bir belge, Fransız Masonlarına ait bir ayin metni olup Rumcaya yapılan bir çeviridir ve 1747 tarihini taşımaktadır.
4. Yeniçerilikle Masonluk arasında herhangi bir bağlantı var mıydı?
Yeniçeri Ocağı mensupları, Hacı Bektaş Veli’yi pir sayar ve Bektaşi olduklarını iddia ederlerdi. (Gerçi Mevlevi Yeniçerilere rastlamak da mümkündü.) Bektaşilerin, dini konuları biraz geniş yorumladıkları malum. İşte 1826’da II. Mahmud Yeniçeri Ocağı’nı ortadan kaldırırken, onun dışarıdaki uzantısı ve üssü olarak bilinen Bektaşi tekkelerini kapattırıp Nakşilere devrederken, bir süredir yeniden palazlanan Mason localarının faaliyetleri göze batmış, bu yüzden bir tür Bektaşi kabul edilerek kapatılmışlar, mensupları ise sürgüne gönderilmiştir. Böylece Mason localarını kapatan ikinci padişahın adı da garip bir tesadüfle Mahmud olmuştur.
5.Tanzimat bir Mason darbesi miydi?
Özellikle sağ kesimde Tanzimat’ın bir Mason hareketi olduğu tezi, yaygındır. Buna en güçlü kanıt olarak Tanzimat’ı ilan ettiren Sadrazam Mustafa Reşid Paşa’nın Masonluğunu gösterirler. Elimizde bunu kanıtlayacak somut bir belge bulunmamaktadır. Ancak onun döneminde Mason teşkilatlarına göz kırpıldığını ve 1839’dan sonra verdiği gayri resmi izinle Masonluğun Türkiye’de gelişmeye başladığı inkár olunamaz. Bu süreç, 1854-56 Kırım Harbi yıllarında doruğuna ulaşacaktır. Sonuç olarak Tanzimat’ın bir Mason darbesi olduğu söylenemese de, Masonluğun Türkiye’deki modern tarihinin başlangıcı olduğu gerçektir.
6. V. Murad Mason muydu?
Masonlara göre, evet. Masonluğa girdiği yer: Kadıköy. Tarih: 20 Ekim 1872. Abdülmecid’in Murad dışında iki oğlu, Nureddin ve Kemaleddin de aynı törenle Masonluğa girmişlerdi. Kaldı ki, Abdülhamid’in Çırağan Sarayı’na kapattırdığı V. Murad’ı kaçırmak için Masonlar tarafından iki teşebbüs yapılmıştır. Birincisi Ali Suavi tarafından (20 Mayıs 1878’de başarısızlıkla sonuçlanmış), ikincisi Skalyeri-Aziz Bey Komitesi tarafından (24 Haziran 1878’de ortaya çıkarılmıştır).
7. Abdülaziz’in tahttan indirilmesi ve öldürülmesi bir Mason operasyonu muydu?
Abdülaziz döneminde Masonlar, Abdülmecid dönemindeki rahat çalışma ortamını bulamamışlardı. Onları sıkı bir takibe aldıran Abdülaziz, göz açtırmıyordu. Bu yüzden Mithat Paşa, Ziya Paşa gibi Masonlar tarafından kurulan ve yönetilen bir cunta eliyle 1876 Mayıs’ında tahttan indirilmiş ve birkaç gün sonra Feriye Sarayı’nda ölü bulunmuştu. Bileklerini keserek intihar ettiği söylendi ama Masonlar dahil kimse bu yalana inanmadı, isteyen Celil Layiktez’in makalesinde suicide, ‘intihar’ kelimesinin yanındaki soru işaretine (?) bakabilir. Amaç, Mason yapılan V. Murad’ı yeniden tahta çıkarmaktı.
8. II. Abdülhamid Masonlarla nasıl mücadele etti?
II. Abdülhamid işe Mithat Paşa’yı sürgüne göndermekle başladı ve iktidarı Mason hakimiyetinden kurtarmayı başardı. Hatta bu yüzden Proodos Locası Üstad-ı Muhteremi Kleanti Skalyeri tarafından öldürülmek istendi. Masonları, sıkı kontrol altına alan Abdülhamid, Masonluğun ne olduğunu, amaçlarını ve güçlerini gayet iyi biliyordu ve bu yüzden körü körüne üzerlerine gitmedi. Daha incelikli bir siyaset takip ederek kontrolü altında aldı. Zaman zaman gizli localara baskınlar düzenletip belgelerini ele geçirtmekle birlikte İstanbul’daki İngiliz locasına cömert bağışlarda bulunduğu da biliniyor. Amacı, Avrupa’da kralları ve parlamentoları nüfuzu altına almış bulunan Masonluğu kışkırtmadan kendi istediği yönde kullanmaktı. Hatta yerli bir Mason locası kurup başına geçmek istediği yolunda bir rivayet Mason çevrelerinde yaygındır. Aslında yapmak istediği, Masonları kullanmaktı. Tabii bu, Masonluk için affedilmez bir suç demekti. Cezası da aynı şekilde ağır olacaktı.
9. Hareket Ordusu bir Mason organizasyonu muydu?
Masonluğun Jön Türk devrimine hizmeti gizli saklı bir konu değil. 1901-1908 arasında Makedonya locasında Masonluğa kabul edilen 188 kişiden 23’ünün 2. ve 3. orduya mensup Osmanlı subayları olduğunu biliyoruz. Hareket Ordusu’nun bir kısım subaylarının ve Talat, Manyasizade Refik ve Cavid Beyler gibi İttihatçı önderlerin Masonlukları gerçek olmakla birlikte, mesele Masonlar tarafından kast-ı mahsusla abartılıyor. Sebebi ise basit: Modern Türkiye’nin doğuşu sayılan Jön Türk iktidarını sahiplenmekle bu ülkenin gerçek kurucularının kendileri olduğu mesajını vermiş oluyorlar. Masonlar, İttihatçıların 1910’dan sonra dizginleri ellerine alma çabaları karşısında bu defa onların da aleyhine dönecek ve Osmanlı’nın parçalanmasına yöneleceklerdir.
Star gazetesi